Ölüm niye? Belki, yakında büyükanne ve büyükbabaların zihinsel ve bedensel bakımdan torunları kadar çevik olmalarını önleyecek bir engel kalmayabilir.

Büyükannenizin bir genç kız gibi göründüğünü, soccer oynadığını, klüplerde bütün gece partilere katıldığını ve girişimci bir kapitalist gibi çalıştığını düşünün. Ya da büyükbabanızın size ofisinde en son yüksek teknolojili bilgisayar programını öğrettiğini fakat yüksek sesli heay metal müzikten dolayı oraya gitmekten nefret ettiğinizi hayal edin. Böyle bir senaryoyu hayal etmek zordur çünkü yaşlanmayı, getirdiği sıkıntıları ve ölümü yaşamın değişmez bir gerçeği olarak kabul etmeyi öğrendik. Büyükanne ve büyükbabalarımızı bizden daha iyi durumdayken gözümüzün önüne getiremeyiz. Yaşlanma birgün ürkütücü bir masaldan başka bir şey olmayacak, belki de büyükbabanızın torununuza bir rafting gününden sonra anlattığı bir masal.

Yaşlanma tedavi edilebilir mi?

Yaşlanma “barbarik bir olaydır, kibarlar arasında tolere edilmemelidir” der, Cambridge Üniversitesinde Aubrey de Gray. Ancak, geçen yüzyıldaki ömür uzunluğunun %50’den çoğu temelde ortaya çıkan buaşıcı hastalaıkların yenilmesindeki ilerlemeden dolayıdır, yaşlanmadan dolayı değil. Günümüz anti-aging tedavileri yaşlanma sürecini ve ömür uzunluğunu sigara bırakma, egzersiz yapma, iyi beslenme ya da sıradan tıbbi öğütlere kulak vermeden dolayı olanlardan daha fazla yavaşlatmamıştır. Bu yüzyılda insan ömründeki diğer %50 artışa ulaşmanın tek yolu yaşlanma sürecininin kendisini geriletmek için yollar bulmaktır.

 

İnsan yaşlanması her ne kadar hala gizemli bir süreçse de ve bilim insanları hala neden yaşlandığımızı bilmeseler de bu durumun değiştirilebileceğini düşünmek için nedenler vardır, belki bir hastalık gibi tedavi edilebilir de. Bazı hayvanlar insanlardan çok daha uzun yaşar – 200 yılın üstünde yaşadıkları hesaplanan bazı balinalar gibi- bir çok başka hayvan da yaşlanmıyor gibi görünür. Hiç biri memeli değildir, onlarca yıl sürdürülen araştırmalara karşın yaşlanma belirtisi göstermeyen belirli kaplumbağalar gibi  omurgalılar buna örnektir. Bu türlerde yaşlanmanın bariz yokluğunun gerisindeki nedenler bir sır olarak kalsa da bunlar doğanın, hayvanların çok daha uzun yaşamaları ve çok daha yavaş yaşlanmalarını sağlayan yollar bulduğunu göstermektedir. Bu ise biyomedikal araştırmalara, aynı şeyi insanlar için gerçekleştirmesi yolunda bir meydan okumadır.

Yakın geçmişte anti-aging biliminde hücresel düzeyde birçok ilerleme yapıldı.  Telomeraz enzimini kullanarak insan hücresinin programlarını aşmak ve sonsuza kadar bölünmelerini sağlamak için genetik olarak değiştirilmeleri mümkün görünmekte. Ancak yalnızca telomeraz yaşlanma problemini çözmez: Fareler bu enzimden daha fazla üretmek için genetik olarak değiştirilseler de daha uzun yaşamazlar.

Genetik mühendisliği solucanların ömrünü iki kattan fazla ve sineklerin ömrünü neredeyse %50 fazla uzatabilmektedir. Sonuçlar memelilerde de ümit vericidir: Bilim insanları farelerde yaşamı genetik müdahelelerle %50 uzatmıştır. İnsanlarda da bu sonuçlar elde edilseydi 120’den daha yaşlı büyükanne ve büyükbabalara sahip olmak normal olurdu. Birçok şirket ve akademik araştırma grubu yaşlanmayı geciktirme amaçlı araştırmalar yürütmektedir. Son yıllardaki soluk kesici atılımlar devam ederse önümüzdeki on yıl dolayında farelerde birkaç kat ömür uzaması göreceğiz.

İnsanlarda benzer sonuçlara ulaşmak daha zor: Biliminsanları insan yaşlanmasını hızlandırdığı anlaşılan genleri belirledi bile, ancak ters etki yapacak genleri henüz bulmadı. İnsan gen haritasının açıklanmasıyla hem hayvanlarda hem de insanlarda yaşlanmayla ilgili daha çok şey ortaya çıkararacak durumdayız. Son on, yirmi yıldaki atılımlar düşünüldüğünde araştırmacıların önümüzdeki birkaç on yılda insan yaşlanmasını büyük ölçüde geciktirecek yöntemleri geliştirmeleri çok olası.

Her ne kadar, bazı biliminsanları yaşlanmanın asla tedavi edilemeyeceğini ve büyükanne ve büyükbabalarımızın hep bildiğimiz gibi kalacaklarını söyleseler de,  diğer bir çoğu insan yaşlanma sürecini nasıl hafifleteceğimizi öğreneceğimiz konusunda güvenliler. “Bizim kuşağımızın bireysel ölümsüzlüğe bir yol haritası yapmaya yetkin ilk kuşak olabileceğine inanıyorum”, diyor, William Haseltine, Human Genome Sciences Inc.’in (Rockville, Maryland) önceki CEO’su.

Uzun bir Yaşam için Toparlanmak

Günümüzde insan yaşlanmasını geciktirmesi olası, elimizde bulunan yöntem kalori sınırlamasıdır,  gerekli besinleri sağlayan daha az kalorili diyet anlamına gelir. Deneyler belirli memelilerde ömür uzunluğunu %50’den fazla uzattığını ve diğer yararlı etkilerini göstermiştir fakat birçok insan böyle bir diyete bağlanmayı zor bulur ve olumsuz yan etkileri de vardır. Eğer bilim, insan ömrünü uzatacaksa bunu,  sağlıklı yaşam aralığını uzatarak, gençlik ve canlılığı koruyarak yapmak zorunda olacaktır, yaşlanmayla ilişkili düikünlük durumuyla geçen zamanı uzatarak değil. Fazladan yıllar büyükanne ve büyükbabaların hayattan zevk almasını sağlamalıdır, hayata tutunmalarını değil yalnızca.

Yaşlanma ve ona eşlik eden hastalıkların tedavisinin birdenbire ortaya çıkması kuşkulu olsa da mümkündür. Biliminsanları hayvanlardaki yaşlanmayı geciktirici yeni genetik müdaheleleri şimdiden geliştirdi. İnsan yaşlanmasına odaklanmış terapilerin güç ve etkinlik bakımından kademeli olarak gelişmesi beklenmekte. Örneğin, bir terapi insan yaşlanmasını %50 yavaşlatırsa, 30 ya da 40 yıl daha ömrümüz olur. Bu arada daha da uzun yaşamamızı sağlayacak yeni keşifler yapılabilir. Bu çevrim yaşlanmayla ilgili bir tedavi keşfedilene kadar devam edebilir. “Günümüzde hayatta olan bazı insanların bundan 400 yıl sonra da hayatta olmaları mümkün olabilir” iddiasında Louisiana State Universitesi Sağlık Bilimleri Merkezinden gerontolog Michal Jazwinski .

Ancak, uzamış insan ömrünün ya da yaşlılığın gerçek tedavisinin sonuçları ne olabilir?

Yaşlanmanın Olmadığı bir Dünya

Yaşlılığa ilişkin hastalıkların büyük bir kısmını – kanser gibi- yok ettiğimizi ve bedenin canlılığını sonsuza kadar sürdürebileceğimizi varsayalım. Bu koşullarda herkes 1000 yıllık, aslında sınırsız bir ömür bekleyebilir. Herhangi bir gelecekteki ömrün ortalama 1000 yıl olarak tahmin edilmesi şimdiki istatistiklerden yaşlanmaya ilişkin ölümlerin çıkarılmasına dayalıdır: kazalar ve diğer ölüm nedenleri  hala geçerlidir elbette. Aubrey de Grey 2100 yılında insan ömür beklentisinin 5000 yıl olacağına inanmaktadır. O, yalnızca anti-aging keşiflerini değil aynı zamanda insanların riskleri azaltma ya da kaçınma çabasında olacağı ve tehlikeli etkinlikleri daha güvenli olarak yapacağını da hesaba katmaktadır.

Yaşlanmamın olmadığı bir dünyayı dikkate alırken ilk endişe belki aşırı nüfusa ilişkin olmalıdır. Henüz, yaşlanma araştırmalarındaki atılımları izole olaylar olarak göremiyoruz. Teknoloji evrimleniyor, uygarlık evrimleniyor. Örneğin, dünya ölçeğinde tarımsal çıktı son 50 yılda iki kattan fazla arttı. Aslında gelecekteki  aşırı nüfustan kaynaklanacak problemlerin çığırtkanlığı son bir kaç on yılda çok yapıldı. En meşhuru da 1970’li yıllarda (“Mathusianism”).  Bu uyarıların doğru olmadığı hep kanıtlandı, taraftarları yiyecek, enerji, taşımacılık  ve yenilenebilen teknolojideki ilerlemeleri hesaba almadıkları için.  Kuşkusuz, güneydoğu Asya gibi bazı bölgelerde aşırı nüfus yaşam uzaması teknolojisiyle ciddi bir duruma ulaşabilir. Böyle bile olsa, aşırı nüfusu kontrol etmek için insanların yaşlanmadan ya da hastalıktan rahatsız olmasına ve ölmesine izin vermek kötüdür ve ahlak bakımından  kabul edilemez, dolayısıyla, diğer çözümler aranmalıdır – ve insanların çözüm bulma tarihi vardır.

Sınırsız ömüre ilişkin diğer bir konu da 200 yaşındaki bir insanın yeni fikirleri özümseme yeteneğidir. Değilse, yaş farklılıklarımız bedende olacağına zihinde olurdu, bu da kültürel durgunluğa yol açardı. Alman fizikçi Max Plank’ın bir zamanlar ortaya koyduğu gibi “Yeni bir bilimsel gerçek karşı çıkanları ikna ederek değil, karşıtlar öldüğü için ve ona aşina yeni kuşak büyüdüğü için başarı kazanacaktır”.

Tehdit olabilecek insanların –Stalin gibi- unutulup gitmesinden ya da yaşlılıktan ölmesinden çok, çok daha uzun zaman  güçlü kalma tehlikesi vardır. Şiddet suçu işlemiş mahkumlar sonunda serbest bırakılacak ve genç bedenlerini koruyor olmaları nedeniyle tehdit oluşturmaya devam edecektir.

Ertelenmiş yaşlanma dev sosyal değişikliklere ve belki hatta bazı acayip durumlara yol açacaktır: örneğin çocuklarınız büyükbabalarınızın arkadaşlarıyla flört edecek ya da çocuklarınız torunlarınızın torunlarından daha genç görünecektir. Toplumdaki yaş katmanı değişecek ya da yok olacaktır ve beraberinde birçok ön yargılı fikirlerimiz de. Fakat uygarlık  devamlı olarak yeni fikir ve  yeni olanakları kuşatacak şekilde evrimlenecektir. Bütün bunların en önemlisi yaşlanmayı yenerek rahatsızlıkların en büyük nedenlerinden biri olan acı ve ölümü yok edeceğimizdir.

Yaşlanmanın olmadığı bir yarında nisbeten yaşlı insanlar yaşamları boyunca zaman zaman kariyer değiştirerek son derece üretken olacaklar. Genç bir fizik yapısıyla birlikte bir ömür –ya da iki ömür, ya da üç, ya da yirmi—deneyime sahip olacaklardır. Yaşa bağlı hastalıkların yükü kalkacaktır. Dolayısıyla, yarının büyükanne ve babaları daha uzun ve daha mutlu yaşayacaktır. Siz ve ben yarının büyük anne ve babalarıyız. Sıkı çalışmalarla, bilimsel araştırmalarla, anti-aging taraftarı olmakla ve biraz da şansla gelecek yüzyıllarda da buralarda olabiliriz.

The Grandparents of Tomorrow, www.senescence.info

 

“Yaşlanma cahiller için kıştır, bilgeler için ise hasat.”
~ Zen Budizm