Gürültülü kahvenin içerlek odasında yaşlı bir
adam, masada iki büklüm; önünde bir gazete, yapayalnız.

Sefil yaşlılığın ezikliği içinde
düşünüyor, ne kadar az çıkardı hayatın tadını
güçlü olduğu yıllar, yakışıklı,

Biliyor, nasıl yaşlandı; farkında, görüyor her şeyi,
ama gençlik yılları daha dün gibi
geliyor ona, Hayat ne kadar kısa, ne kadar!

Düşünüyor, Bilgelik denen şey nasıl da aldattı onu;
nasıl hep güvendi -ne çılgınlık!-
“Yar, bol bol zamanın var” diyen o yalancıya.

Dizginlediği coşkular geliyor aklına; gözden çıkardığı onca sevinç. Yitip gitmiş her fırsat Şimdi alay ediyor kafasız sağgörüsüyle.

… Bunca düşünce, bunca anımsayış başını döndürüyor yaşlı adamın. Ve gidiyor gözleri kahvenin masasında iki büklüm.

Kavafis

Not: Sayın Ömer Tuğrul Özen’e teşekkürlerimle…

“Ve bitirmek başlamaktır. Son, başlayacağımız yerdir.”
~ Eliot