Bugünkü başlık benim yeni durumum: ölümcül hasta. İki buçuk hafta önce öğrendikten sonra şimdi, buna hala tam olarak inanamıyorum. Öncelikle, şimdiye dek olduğumdan çok daha iyi hissediyorum. Hiçbir rahatsızlığım yok. Belirti yok. İhtiyaç duyduğum her şeyi yapabilirim.

Bir şey dışında: insanların tüm yaşamımız boyunca ölümsüz olduğu muhteşem fikrinden uyanıyorum: bir gün ölebilirsiniz ama ben değil.

Her sabah uyandığımda bu hep böyle kalacakmış gibi görünüyor. Uzanarak günü sabırsızlıkla bekler, hemen başlamak için, belki ihtiyacım olan ya da yapmak istediğim şeylerin kafamdaki listesini gözden geçiririm.

Bu, her zaman böyleydi ancak şimdi listeyi tamamlamak için yeterince uzun zaman yok çünkü başka bir ülkede – ölümcül hasta ülkesinde- yaşıyor olduğum hatırlatmasıyla kesintiye uğratılıyorum artık.

Korkunç bir deyim değil mi, “ölümcül hasta.” Fazlasıyla kliniksel, hatta endüstriyel. Yaşamın insanlığını, ki bitecek, görmezden geliyor ve sanki an meselesiymiş gibi. Kalkacak ilk otobüsteymişim gibi – kapüşonu yerinde, tırpanı elinde öfkeli bir orakçının kullandığı bir otobüs.

Ama benim için doğru değil bu. En azından bir süre biraz zamanım var. Doktor ve hemşirelerin hiçbiri benim durumumda ne kadar süreceğini bilmiyor, kemoterapi verilmiş halde semptomlar görünmeden altı-sekiz aydan söz edilmişti.

Ben? Bu tahmin konusunda biraz ihtiyatlıyım. Zaman biraz daha kısa ya da biraz daha uzun olabilir ancak zamanı etkilemek için bir şey yapamayacağıma göre benim için akılcı seçim yaşamaya devam etmek.

Ancak eli kulağında olan çıkış tarihini unutmadan. Onu yok saymak saçma.

Yeni durumumu öğrendiğim gün, birdenbire bazı kararlar aldım. Her zaman küçümsediğim günlük egzersizimi bıraktığımdan söz etmiştim ve şimdi bütün dondurma ve peynirleri –iki sevdiğim yiyecek- istediğim kadar yiyeceğim.

Daha önceki paylaşımımda açıkladım, ölmeden önce yapılacaklar listem yok ve üç-dört gün önce gelen bir düşünce dışında onlarla ilgilenmiyorum: büyük bir kedi-köpek yavrusu –köpek yavruları da olur- grubuyla oynayarak vakit geçireceğim bir yere gitmek istiyorum, bilirsiniz nasıl üstünüzden aşarlar, yüzünüzü yalarlar, sesler çıkarır, takla atarlar, sizi dört yaşında bir çocuk gibi güldürürler.

Sanırım gitmeden önce bir kezden fazla yapmak isterim, bunu. Yapabileceğim yakın bir yer bulmalıyım.

Hemen aldığım diğer bir karar da yeni durumumu saklamayacak olmam. Bilmelerini istediğim ya da bilmek isteyenlere- ve gereklikler olursa- önce ben söyleyeceğim.

Biraz aldatıcı olabilir.

Gerçekten, bu boş “ölümcül hasta” deyiminden kaçınacağım, çünkü kesinlikle insanları uzaklaştırıyor. Böyle bir şey olmaksızın bile pek az insan günleri resmen sayılı insana ne diyeceğini biliyor. Bazıları dışında.

Yıllar önce, şimdikinden onlarca yıl gençken ben ve bir arkadaşım ikimizden biri ölümcül hasta olursa sağlıklı olan onunla ölüm söyleşisi yapacak diye şakalaşmıştık.

Aslında, o ve ben bu hafta sonu uzun bir telefon konuşması yaptık. Kuşkusuz pek çok soru sordu, her konuda, yeni durumumu konuştuk, çıkmazımı, olduğu gibi, bazı ayrıntıları, bazı bilinmeyenlerle oynadık, bunu yaparken iyi zaman geçirdik.

Sonrasında, ölmekte olan insanlar konusunda internet ne diyor diye meraklandım.

Mayo Kliniğin ölümcül hasta bir sevdiğinize nasıl davranmalısınız konusunda oldukça iyi bir sayfası var. Diğer bazı online öğütler beni kuşkuya düşürdü: sözcüklerinizi dikkatli seçin, sorular sormayın, kanserden başka şeylerden konuşun.

Hıh? Yalnızca konuşun. Kullandığınız sözcükler fark etmez. Her soruyu sorun, bu aşamada, kesinlikle kanserden, ölümden, istediğiniz her şeyden konuşun. Karşılıklarımın yararlı olacağı garantisini veremem çünkü bunu daha önce yapmadım ve hala öğreniyorum. Ama söylemek istediğiniz her şeyi söyleyin.

Hiç istemediğim bir şey, diğer tedaviler, başka doktor fikirleri alma önerileri ve mucizevi tedaviler konusunda öğüt istemiyorum. Bunlardan çok fazla geldi mail hesabıma şimdiye kadar, yazanlara da naziktim.

Ama bir düzine ve fazlasından sonra bu nezaketi bitirdim. Eğer kanseri tedavi edecek bir şey varsa dünya çapındaki kanser enstitüsünde benim için çalışan doktorlar bunu bilirdi. Eğer gerçekten mucizevi tedaviler olsaydı, inanın bana bunlar kimseden gizli olmazdı.

https://www.timegoesby.net/weblog/2018/10/being-terminally-ill.html

“Gençlik doğanın hediyesidir. Yaşlanmak ise sanat eseri.”
~ Walter Wincher