kriz

Orta yaş krizi, hayatta gerçekleştirmeyi istedikleri ve gerçekten uğraşmaya değer buldukları şeylerin bir çoğunu yapmış insanların, bir noktada bunlardan hiçbir anlam çıkarmayı başaramadıkları ve varoluşsal bir boşlukta hissettikleri ilginç bir durumdur.

Mükemmel bir podcast olan Philosophy Bites’ın son bölümünde filozof Keiran Setiya, kendi orta yaş krizinden yola çıkarak bu konuyu açıklıyor.

Setiya’nın teorisi, 19. yüzyıl filozofu Arthur Schopenhauer’dan etkilenmiştir; ona göre, “eğer bir şeyleri istersen, istediğin şeye sahip olamayacak durumdasındır ve bu çok acı vericidir. Belki de bu yüzden bundan kurtulmalısın. Fakat, tutkuların yoksa amaçsız olacak, yapacak bir şeyin olmayacak ve korkunç bir can sıkıntısı içerisine gireceksindir. Bu yüzden de ikilemdesindir; ya çok sıkılırsın ya da tutkuların vardır, bir şeyler istersin ve bunlara sahip olmamanın acısına katlanmak zorunda kalırsın.”

Her ne kadar Setiya, Schopenhauer’ın bir amaç uğrunda yaşamanın her zaman kaçınılmaz olarak insanı acıya götüreceği iddiasına katılmasa da, orta yaş kriziyle ilgili doğru bir noktaya işaret ettiğine inanıyor.

“Eğer bir amaca yönelik tutkunuz varsa ve hayatınız bunun tarafından yönlendiriliyorsa, bu, hayatınıza anlam veren şeydir; amacınıza ulaşmayı ve kafanızdakini bitirmeyi hedefliyorsanız, başarınızın sonucu bu projeyi hayatınızdan çıkarmış olmak olacaktır. Çünkü, onu bitirdiğinize göre, hayatınıza kattığı anlamı da yitireceksinizdir. Bu yüzden, hayat tasarılarınıza göre hareket etmek çelişkili ve yıpratıcıdır. Her ne kadar varlığınıza bir amaç kazandırmak adına işe yarasalar da, bunları takip ederken aynı zamanda kendinizi de tüketmekte, yaşama sebebinizi yok etmektesiniz.”

Bu teoriyi “bucket list” (ölmeden önce yapılacaklar listesi) gibi yaygın yaşlılık krizi taktiklerine uygularsak, yardımcı olamadıkları, tersine oldukça zararlı oldukları görülür. Zira, böyle bir listeyi tamamlamak bir ömür sürer.

Setiya “Durum bundan çok daha kötüdür,” der; “çünkü siz onu daha tamamlamadan, tüm süreç yavaşça hayatınızın anlam kaynaklarını tek tek yok eder. Bu yüzden, kötü olan yalnızca bu işin sonu değildir; kötü olan, şu an yaptığınız şeyin anlamlı bir hayata sahip olma tutkunuza karşı yıkıcı bir niteliğinin olmasıdır.

“Orta yaş krizinin vücut bulmuş hallerinden biri, mücadeleci, başarılı tip A’dır. Proje odaklı bu tip, çabalamaya değer ve anlamlı görünen projelerini tamamlama yolunda hayatına anlam veren kaynakları birer birer düşüncesizce tüketmektedir. Evet, daha fazlasını kazanacak ve ortaya yeni projeler koyacaktır; fakat bu, onun bu dünyada anlam arayışı yolunun yıkıcı bir yol olduğu gerçeğini değiştirmez.”

Herkesin başarı kazanma ve bununla gösteriş yapmaya koşullandığı sosyal medya çağında, orta yaş krizi yaşamak kaderimizmiş gibi görünüyor, peki öyleyse ne yapılabilir? Bunun bir çözümü var mıdır?

Setiya bir çözüm olduğunu söylüyor: “Buna ,amaca ulaşılıp bitirildiğinde kesin bir bitiş noktası olan eve yürümek, bu röportajı gerçekleştirmek gibi telik (terim dilbilimcilerden alınmıştır) aktiviteler ile -ki eve vardığında ya da röportaj bittiğinde eylem tamamlanmıştır- kesin bir bitiş noktası olmayan, filozoflarla konuşmak ya da yürüyüşe çıkmak gibi atelik aktiviteleri birbirinden ayırarak başlayabiliriz.

“Problem, telik aktivitelere aşırı odaklanmak ve bunlara yatırım yapmaktan kaynaklanıyor. Bence, çözüm, kendini atelik aktivitelere zaman ayırmaya çok daha fazla yöneltmek. Sonrasında istediğiniz şeyin sizden uzakta olduğu hissine sahip olmayacaksınız; çünkü atelik aktivitelerin özelliklerinden biri, bitiş noktalarının olmayışıdır; şu an gerçekleşmektelerdir ve gerçekleşmeye de devam edebileceklerdir. Bu yüzden de, bu aktiviteler, hayata anlam verme kapasitelerinin tükenebileceği hissine sebep olmayacaklardır.”

Büyük bir edebiyatçı olma tutkusu, on harika roman yazma tutkusu kadar yerine getirilmesi olanaksız bir tutku olabilir; fakat orta yaşa henüz varmış olanlar için, belirli hedefleri gerçekleştirmede kendine fazla yüklenmemenin akıl sağlığını dengede tutmaya nasıl yardımcı olduğunu görmek kolaydır.

Yazar: Christopher Hooton
Çevirmen: Seda Alakay
Kaynak: The Independent 

http://www.dusunbil.com/orta-yas-krizi-ve-ardindaki-felsefe/

“Damarlar sertleşince kalpler yumuşar.”
~ H. L. Mencken