OLGUN ZİHİN, Yaşlanan Beynin Olumlu Gücü* (2)

Gene D. Cohen

YENİ BEYİN HÜCRELERİ, YENİ POTANSİYEL

1960’larda Joseph Altman  erişkin farelerde beynin yeni bellek oluşturmada kritik önemdeki bölgesi hippocampusda yeni hücrelerin büyüdüğünü buldu. 1998 de bilim adamları erişkin insan beyninin de yeni neuronlar üretebildiğini kanıtladı. Beynin birçok bölgesinde bulunan ilkel hücrelerin, belirli koşullar altında, nöronlar için mekanik ve besin desteği veren glia denen tam fonksiyon yapan nöronlar ya da beyin hücreleri olarak olgunlaştıkları ortaya çıktı (otopsisinde Einstein’ın  beyninin ortalamadan çok daha fazla gliası olduğu rastlantı olmamalıdır). Bu bulgu beynimizi yeniden yapılandırma olanağını gösterdi.

Araştırmacılar nöron büyümesinin tetiğini neyin çektiğini araştırmaya başladılar. Zihinsel aktiviteyi zorlamak kesinlikle nöron büyümesini teşvik ediyor, diğer bir aktivite de hareketli fiziksel egzersiz. Egzersiz beyin büyüme faktörleri olarak bilinen kimyasalların üretilmesini teşvik ederek beyin sıvılarını arttırıyor. Bu bileşikler de ilkel beyin hücrelerinin nöronlar olarak olgunlaşmasını teşvik ediyor. Uzun süreli stres altında olmak ise yeni nöron oluşumunu önlüyor.

Beynin yeni nöronlar oluşturma yeteneği olduğunun ortaya çıkması en heyecanlı keşiflerden biridir ve yaşamın ikinci yarısında beyin potansiyeliyle ilgili büyük bir iyimserlik için bir nedendir.

DENGELİ DUYGULAR

Birçok orta yaşlı insanın olumlu hayat görüşünde ve yüksek moralinde hayatın gerçeklerini daha büyük ölçüde kabul etme, daha yüksek kendilik duygusu ve uzun erimli algı gibi birçok faktör rol oynar. Bununla birlikte bu fiziksel faktörlere ek olarak yeni kanıtlar orta yaşlı beyinlerdeki değişimlerin birçok insandaki duygusal tutarlılık ve ılımlılıkta önemli bir rol oynadığını göstermektedir.

İnsanların duygusal tepkileri beynin derinliklerinde limbik system denen bir yapı seti tarafından meydana getirilir ve yönetilir. Bazı olumsuz duygular doğuştandır. Bazıları da sonradan öğrenilir. İnsanın duygusal sisteminin önemli bir yönü bu sistemlerin neokortekse –limbik sistemin üstündeki kalın beyin doku tabakası- nasıl bağlı olduğuyla ilgilidir. Neokorteks bir çok fonksiyonu yerine getirir. Bunlar arasında öz farkındalığımız ahlak, inanç, niyet, amaç ve istekler gibi bilincin yüksek özellikleri vardır.

Limbik sistemden yukarıya, kortekse çok daha fazla sinir fiberi gider ve korteksten de aşağı limbik sisteme döner. Eğer sinirsel etkinlik su olarak düşünürsek limbik sistem de kortekse bağlı yangın söndürme borusu ve korteksten çıkan samanlara sahiptir. Bağlantıdaki bu temel dengesizlik duyguların düşünmeyi bastırabildiği, geçersiz kılabildiği anlamına gelir. Bu evrimsel açıdan mükemmel bir duygudur. Algılanan bir tehtide çabuk ve düşünmeden tepki veren hayvanların tepki vermeden önce durumu düşünenlerden çok daha fazla hayatta kalma şansı olmasını sağlamıştır.

Duygularımızı kontrol etmek, davranışlarımızı ayarlamak olgunluğun damgasıdır.

Duygusal fırtınalarımızı daha esnek olarak atlatma kapasitesi yaşlanmanın en büyük meyvalarından biridir. Bu kısmen yeni dendritlerin ve bazen tamamen yeni nöronların büyümesini teşvik eden öğrenme, deneyim ve pratikle ilgilidir. Bu gerçekte, ‘daha yüksek’ kendimizi duygusal merkezlerimizle bağlayan daha fazla Kontrol hattı inşa edebileceğimiz anlamına gelir.

Hepsi bu değil. Limbik sistemin kendisi de yaşla sakinleşir. Limbik sisteme ait amigdala, en yoğun duygularımızın bazılarını meydana getirir. Amigdala gözlerimizden, kulaklarımızdan ve burnumuzdan gelen duyusal bilginin kesiştiği yerde konumlanmıştır. Eğer bilgi potansiyel bir tehdit içeriyorsa amigdala hemen, hatta bilgi tam olarak işlenmeden ve neokorteksimizce yorumlanmadan dürtüleri yaylım ateşine tutar ve davranışımızı değiştirir. Amigdala bizi en kötü duruma gore hazırlar.

Araştırmalar erişkinlerin yaşlandıkça,

  • Daha az yoğun olumsuz duygular deneyimlediğini
  • Olumsuz uyarıcıya olumludan daha az dikkat sarfettiğini
  • Olumsuz duygusal materyali olumluya göre daha az hatırladığını buldu.

Bu yaşlanmayla, amigdalanın, olumsuz duyguya azalmış tepki gösterirken olumlu bilgiye ise karşı tepkisini koruduğunu ya da arttırdığını gösterir.

Kısacası, yaşlılar yaşam mücadeleleri karşısında genellikle daha sakindir. Emeklilik araştrımalarımın birinde bir katılımcının “daha az savaş halindeyim ve daha az mükemmelciyim. Küçük şeyler beni rahatsız etmiyor ve daha iyi yargılarda bulunuyorum.” dediği gibi. Yaşlanmanın bu olumlu yönünün yalnızca deneyim ya da öğrenmenin değil beyin fonksiyonunda temel bir değişimin sonucu olduğunu şimdi biliyoruz.

YAŞLANAN BEYNİN BÜYÜK DEĞİŞİMİ

Genç erişkinler bir kelime hatırlamak isterlerse genellikle beyinlerinin sol kısmını kullanırlar. Halbuki, aynı şeyi yapan orta yaşlı erişkinler beynin her iki kısmını da kullanırlar. Bu durum yüz tanıma ve bazı algılama tiplerinde de bulunmuştur. Yapılan araştırmalar aktivitesi düşük orta yaşlı insanların genç erişkinler gibi sağ prefrontal korteks bölgesini kullandığı fakat yüksek aktiviteli orta yaşlıların beynin her iki yarısını da kullandığını göstermiştir.

*Özet: The mature Mind. The Positive Power of the Aging Brain,   G.D. Cohen, 2005, 232 s., Basic Books, New York.

Devam edecek…

“Her yaş büyüleyici olabilir, içinde yaşamanız koşuluyla.”
~ Birgitte Bardot