true-love

Geçen hafta, yaşıma yakın bir hanıma telefon etmek isterken onun yerine 103 yaşındaki annesine ulaştım. Bana yanlış bir numara verilmişti ama bu güzel bir rastlantıya dönüştü.

Bir süre toplumumuzla ilgili her türden konudan konuştuk, diğer konulara atladık ve sonra birinin bana, bedeninin artık iyi çalışmadığını ancak zihninin oldukça iyi olduğunu başkalarına söylediğini söylemiş olduğunu hatırladım.

Ve durumunun kesinlikle böyle olduğunu ben de anladım.

O andan beri onun benden 30 yıl daha yaşlı olduğunu ciddi olarak düşünüyorum. Düşünün. Benim 73’ümden 30 YIL DAHA YAŞLI. Bu hemen hemen yaşadığım hayatın yarısı. 43 yaşımdan şimdiki yaşıma gelmem bu kadar çok gün, ay ve yıl aldı.

Bu süre içinde çok şey oldu. Çoğunlukla çekici işlerde çok sıkı çalıştım. Zorlu, ilginç insanlarla karşılaştım. Müthiş erkeklerle bir demet harika romantizm yaşadım. İki, üç ev aldım, sattım. Yalnızca son on yılda üç farklı şehirde yaşadım.

Kuşkusuz, yol boyunca bazı acı veren sarsıntılar da vardı –birkaç durumda önemli bir zamandı,  ben kendim ayrılmaya niyet etmeden,  çok önce işten çıkarılmam gibi ama sonunda zorla emekli edilmemi iyi hale getirmek için oldukça iyi bir yol buldum.

Ve bunlar 30 zengin ve olaylı yılın maceralarını kapsamaya başlamıyor bile. Şimdi hastalık ya da diğer zayıflıklar araya girmedikçe gelecek 30 yılın da bu kadar dolu ve doyurucu olmayacağına inanmak için bir nedenim yok.

Çalışma yıllarımız sırasında –aslında benim iş yaşamım- otomatik pilottaydık. Ödenecek mortgagelar, okutulacak çocuklar, -eğer varsa- tırmanacak kariyer merdivenleri, ödenecek vergiler, emeklilik için birikim yapma.  Bu bir geliri yakalayıp aşan para çıkışını dengeleme işiydi.

Şimdi, benim için, bu uğraş bitti ancak geçen haftaki tatlı konuşmaya kadar boşuna sarf etmemem gereken  fazla –çok fazla- zamanım olabileceğinin farkında olmamıştım.

Bu zamanı yalnızca akışa bırakmaktansa daha yararlı olması için planlayabileceğim fikri uyandı.

Bu blog öngörülebilen gelecek için iyi bir projeye yol açtı  ve Three Rivers Köyünün gelişimi daha çok zamanımı alıyor ama her geçen ay yaşlıların hayatını onsuz olabileceğinden daha iyileştiriyor – emeğe değer.

Ancak şimdi bir 30 yıl daha yaşayabileceğim fikriyle çarpılmış olmak beni bu 30 yıl boyunca yalnızca rastgele sürüklenmek istemediğim güçlü duygusuyla bırakıyor.

Amaçların ve tarihlerin olduğu ayrıntılı bir liste istiyorum demek değil bu. Tersine zaman geçiyorken seçimlerimde rehber  olabilecek  kapsayıcı bir, iki ya da üç ilke geliştirmek istiyorum. Şimdi aklımda olan bu.

Kuşkusuz, 103 olmadan çok önce ölmeyeceğimi hiçbir şey söylemiyor. Ama böyle yaparsam ne olur? Ne kadar uzun ya da kısa olursa olsun hayatımın kalan kısmının ilk 73 yıl gibi  en azından zengin, hareketli ve doyurucu olmasını istiyorum ve bunu bilinçli olarak yapmak istiyorum.

Olmasını istediğim şey, ben ömrümün oldukça ilerisindeyken, daha genç biri, benimle biraz zaman geçirdikten sonra, geçen hafta 103 yaşındaki hanımla yaşadığım ufuk açıcı konuşmayı izleyerek benim kadar kafa yorsun.

http://www.timegoesby.net/weblog/2014/09/the-rest-of-my-life.html

“Gençlik doğanın hediyesidir. Yaşlanmak ise sanat eseri.”
~ Walter Wincher