“Orta yaş ve sonrasındaki kadınlar için bir rehber” adlı  kitabının giriş bölümünde Pamela D. Blair diyor ki;

Anneannemi ve onun azmini hatırlıyorum… Onun öyküsünden güç alabilirim. Yaşlandıkça entellektüel (iyi görmemeye başladıktan sonra seslendirilmiş kitaplar dinlediğini) ve sosyal (70 yaşındayken 60 yaşında bir erkek arkadaşı vardı) kalmak için arayışlarını izledim. Her yere yürür ve klas giyinirdi. Politikadan ve yaratıcı etkinliklerden, kalite şeyler almak için para biriktirmekten ve torunlarıyla oynamaktan hoşlanırdı. 101 yaşında öldü. Onda yaşlanmanın sağlam ve sağlıklı bir vizyonunu gördüm.

Bu kitabı yazarken 56 yaşındayım. Beş yaş büyük kız kardeşim de benim için bir örnek. Yaşlanmaktan ne bekleyeceğim konusunda kıvılcımlar çakıyor.  Akıl hocası ve yol gösterici olarak güvenli bir şekilde geçmem için önümdeki yolu temizliyor. Ancak, yalnızca beş yıl sonrası için kıvılcımlar yetersiz. Daha çoğunu bilmek istiyorum. 10, 20, 30, 40, 50 yıl sonra beni ne bekliyor –ki planlayabileyim, büyük şeylerden ilham alayım, bir miktar kontrol sahibi olayım ve evrimlenen kadın toplumunun bir parçası gibi hissedeyim.

“Yaşlılık nedir? Bilinmeyen gelecek, her yönden iniş görüntüsüyle, benden ne talep etmekte? İtibarı neresinde? Değişik aşamalarında neler beklemeliyim? Şimdi nedir? Ölüm nedir? Biz kim ve neyiz?” gibi hazır yanıtları olmayan sorular sordum kendime. Toplumumuz yaşlanıyor olsa bile bütün önceki kuşaklardan daha uzun ve daha iyi hayatlar yaşıyoruz. Saat geri alınamadığına göre görebildiğim kadarıyla amaç, yaşam kalitemizi ve bağımsızlığımızı olabildiğince uzun zaman koruyarak bu “altın yılları” nasıl en iyi yaşayabileceğimizdir.

Biz 50 yaşın üzerindeki kadınlar yeni öncüleriz. Daha önce orta yaş kadınlarının hiçbiri önlerinde onlarca yıllık üretkenlik zamanının açıldığını görme lüksüne sahip olmadı. İlk kez biz bunu yapmak durumundayız…

Bir kaç yıl önce New York Times’daki bir makaleye göre baby boomerların 100 yaş ve fazlasına ulaşmaları olasılığı bir gerçek oluyor. Teknolojik araştırmalara eşlik eden tıptaki ilerlemeler ömrümüzü o kadar uzatacak ki, bir çoğumuz kolaylıkla 120 yaşına ulaşacağız. Biz  menapozdan sonra 60 yıl kadar yaşayabilecek ilk kadın kuşağı olacağız! Erişkinlikte insanların yaşadığı zamanın uzunluğu, yirminci yüzyılın ilk kısmından beri, eşleriyle (ya da onlarsız)  50 yıl daha yaşamalarını, 50 yıl daha çocuklarının yaşlandığını görmelerini, kariyer seçimlerini, boş zamanlarını, fiziksel mücadelelerini, öğrenme fırsatlarını ve bütün bunları ekonomik olarak karşılama çabasını mümkün kılarak ikiye katladı.

“Amerika’da Yaşlanma” başlıklı makalesinde Julie Winokur diyor ki;  “20. yüzyıl bize hediye olarak uzun bir ömür verdi. Son 30 yılda  ömür çok uzadı ve bu ailelerimizi, davranışlarımızı, iş hayatımızı, kurumlarımızı yeniden şekillendirecek bir olay. Amerika’da yaşlı insan oranı artıyor –yüzyılın ortasına kadar tarihte ilk kez olarak yaşlı insan sayısı genç insan sayısını geçecek.”

100 yaşına ulaşmak halâ haber sayılıyor. Halbuki önümüzdeki 50 yılda bilimdeki gelişmeler insanın yaşam süresini uzatacak, 100. yaş günleri gizemlerini kaybedecek. Amerikan Nüfus Bürosuna göre 2050’ye kadar 100 yaşındakilerin nüfusu 850.000’ e yaklaşacak (1900’ de  63.000’tü). Ve baby boomerların çoğu orta yaş ve ilerisine  sağlıklı girerlerse bu sayı 2050’ye kadar 4 milyona varacak.

“Grileşen Amerika” başlıklı yazısında Gay Gaer Luce “eskiden yaşlıların bilgeliğine saygı toplumun  temel bir ilkesiydi….onlar kültürü, bilgiyi koruma hizmeti verdi. Fakat günümüzde bizimki gibi teknolojik ülkelerde saygı, yaşlı insanların genç görünmesini, davranmasını ve konuşmasını talep ettiğimizden sadece bir toleransa indirgendi.” Amerika yaşlandıkça bu görüş radikal olarak değişmek zorunda. Yaşlılık bildiğimiz gibi artık maluliyet, zihinsel gerileyiş ve azalan enerji zamanı olmayacak, bir çoğumuz ikinci bir yeni yüzyıla girerken uyanık, aktif olacağız.

Ailelerimiz ve toplumumuz bu sosyal devrime şaşıracak. Her yedi saniyede bir baby boomer 50 yaşını dolduruyor. Emeklilik,  araştırma, kariyer değişimi için yalnızca bir başka kelime, 80 yaşındakiler flört ediyor, 90 yaşındakiler kolej derecesi alıyor. Tıp bilminin mucizelerine teşekkürler, insan ömür uzunluğu artışını deneyimliyoruz. 100 yaşında ya da daha yaşlı insanlar şaşırtıcı derecede sağlıklı. Toplumumuzda giderek daha çok eğitimli ve sağlıklı insanlar görmeye başlıyoruz.

19. yüzyıldan önce, birçok insan yaşlanmıyor, ölüyordu. Yalnızca 100 yıl önce pek az insan 65 yaşına ulaşıyordu. Şimdi 65 yaş ve üstünde 35 milyon Amerika’lı var. 2030’a kadar 70 milyondan fazla Amerika’lı 65 yaşın üstünde olacak. 65 yaşın üstündeki insanlar 1900 yılından beri on kat arttı.

“Rüyalarımızda mümkün olandan çok çok daha uzun yaşayacağız. Bu yeni yaşlanma zamanı yepyeni mücadeler getirecek. 85 yaşında ve daha yaşlı insanlar şimdiden en fazla büyüyen grup. Sonraki en fazla büyüyen grup ise 100 yaşını aşmış olanlar. Ve bilim adamları gen terapi ve ömür uzunluğu araştırmalarıyla şimdi 125 yaşın üstünde bir ömür uzunluğu öngörüyorlar.”

Yaşlanma yeniden tanımlanmaya devam edecek, ve onu tanımlamak için yeni sözcüklere gereksinimimiz var. Bu kitabı yazarken 50 yaş ve üstü kadınlar için olumsuz olmayan bir tek sözcük bulmak icin mücadele verdim. Yaşlanma üzerine otorite olanlar  bizi 40 yaşına kadar “genç”, 40-80 arasında “orta yaşlı”, 80-120 arasında “yaşlı” olarak tanımlıyor. Bu terimler geniş anlamlı ve biz 50 yaşın üstündeki kadınların ruhunu da temsil edecek daha iyilerine gereksinimimiz var. “Yaşlanma” sözünü “evrimlenme” sözüne çevirmeyi tercih ediyorum. 78 yaşındaki arkadaşım Alma “yaşlanıyorum” demek yerine “olgunlaşıyorum” demeyi tercih ediyor.

Yaşlanan insan modeli olarak anneannem ve kız kardeşim var. Ama yetmez. Daha fazlasını istiyorum…Bu yeni çağın öncüleriyiz. Kızlarımız ve henüz doğmamış kadın kuşaklarının hatırı için  toplumdaki rolümüzü netleştirme görevimiz var. Olgun yaşımızda yaratacaklarımız onlara hediyemiz olacak.

“Neşe ve kahkaha olduktan sonra varsın kırışıklıklar gelsin.”
~ Schakespeare