Geçenlerde, AARP (Amerikan Emekliler Topluluğu) “Yaşlılar Arasında Yalnızlık” adlı,  yaz aylarında yapılmış bir anket çıkardı.

Ankete dahil edilen yaş grubu, 45’le başlıyor ki bu benim için biraz problemli. İnancım o ki,  kariyer yıllarının ortasındaki insanlar arasındaki yalnızlık emekliliğe yaklaşan ya da emekli olmuş insanlarınkinden farklı bir kaynağa sahip.  Ancak sıkıştığımız yer bu ve bazı ilginç bulgular var.

Anket ABD’de yaşayan 4.610 kişiyle online yapılmış.  Gereksinimi olanlara bilgisayar ve internet erişimi sağlanmış. Genel olarak yüzde 35’i (1614 kişi) kendilerini değişik derecelerde yalnız hissettiklerini söylemiş ki bu 10 yıl önce yapılmış olan benzer bir ankete göre yüzde 20 artış demek, AARP’a göre.

Aşağıdaki grafikler AARP’dan alınmıştır.

  • Yalnızlık yaşla önemli ölçüde azalıyor. En genç yaş gurubunun (45-49) yüzde 43’ü,  en yaşlı grubun (70’in üstü) yüzde 25’i kendilerini yalnız  hissettiklerini rapor etmiş.

  • Emekli katılımcıların  –yüzde 37- kendilerini  yalnız hissetmeleri daha az olasıydı çünkü yüzde 30’u hala çalışıyor (grafiği yok)
  • Evinden taşınmış olanların durumu faklı. Önceki yıl içinde taşınmış olanların çoğunluğu, yüzde 45’i, en azından 20 yıldır evinde olanlara göre (yüzde 31) kendilerini yalnız hissediyor.

  • Evlilik durumu da fark yaratıyor. Hiç evlenmemiş olanlardaki en yüksek olan oran olan yüzde 51’e göre  evli olanların yüzde 29’u yalnız hissediyor.

  • Dini aktiviteler büyük fark yaratıyor. Dini törenlere hiç katılmayanların yüzde 44’ü yalnızlığı rapor etti ayda bir ya da daha fazla katılanlardaki yüzde 30’a göre.

  • Haftada 11 ya da daha fazla saat hobilerine zaman ayıranların yüzde 30’u , hobisi olmayanların yüzde 51’yalnızlık rapor etti.

  • Genel sağlık durumu güçlü bir belirteç. Sağlıklarını mükemmel olarak tanımlayanların yüzde 25’i, çok iyi olarak tanımlayanların da yüzde 24’ü kendilerini  yalnız hissettiklerini söyledi. Sağlığı kötü olanlarda bu oran yüzde 55.

Bunlar yalnızca örnekler; diğer birçok yaşam koşulu da soruldu (pdf’sini görebilirsiniz).

Yalnızlığın hayati bir tehlike olduğu yıllardır bilinir. Diğer pek çok çeşitli araştırma  yaşlılardaki yalnızlığın tehlikeli bağışıklık sistemi, kalp hastalığı, kanser, şeker, uyku bozuklukları, bunama, depresyon ve daha birçoğuyla birlikte geldiğini çok güçlü bir şekilde önermektedir.

Bu ankette beni şaşırtan şey yalnızlığın yaşla birlikte azaldığının görülmesi ve hala çalışıyor olan emekli insanların kendilerini  yalnız hissetmesinin daha az olası olduğu. Bu anket yalnızca verileri rapor ediyor, nedenleri değil, ancak ben merak ediyorum,  biz yaş ve deneyim kazandıkça yalnızlığı yönetmede ve onu azatmak için adımlar atmada daha mı  usta oluyoruz.

Benim hayatımdaki en acı veren yalnızlık dönemi çocukluğumdu. Çok utangaçtım, sınıf arkadaşlarımla nasıl sohbet başlatılır bilmezdim ve zeki olduğum için acımasızca alay edilirdim. Kitaplar arkadaşım olmuştu.

Ondan sonra yalnızlık dönemleri kısa süreli olmaya başladı ve eğer doğru hatırlıyorsam benim gayretim olmaksızın başlarının çaresine baktılar. Örneğin, kocamdan ayrıldığımda bir iki arkadaşımız dışında hepsi onun yanında yer aldı, belki de bu çok tanınmış bir televizyon yıldızı olduğundandı. Ancak, işe geri döndüğümde (onun yapımcısıydım) sağlam bir sosyal yaşama ve hemen gerçek arkadaşlara sahip olmam uzun zaman almadı.

Raporun internet kullanımı bölümü (19. sayfa) yalnız hissedişle sosyal media kullanım sıklığı bakımından pek bir fark ortaya koymuyor, blog yazmadan ise hiç söz etmiyor.

Yakın geçmişte iki yeni ayrı şehre taşınmış olan ben kendim biliyorum ki bu blog sonucunda kurduğum online arkadaşlıklar sosyal iletişim için sağlam bir araç.

Sizin yıllar içindeki yalnızlık deneyiminizi merak ediyorum.

Ronni Bennet

http://www.timegoesby.net/weblog/2010/10/elders-and-loneliness.html

 

“Tırtıl tam da dünyasının bittiğini düşündüğünde kelebek olur.”
~ Anonim