The video cannot be shown at the moment. Please try again later.

Yaşlanmak  evrenseldir. Hayvanlar yaşlanır ve ölür, vazodaki çiçekler solar, çürür, insanlar sonunda bizden ayrılır, biz de onlardan ayrılacağız. Ancak, alçak gönüllülükle de kabul edilecek bir şey demek değildir bu. Yaşlanmak yaşamın bir gerçeğidir ve sonuna kadar aktif kalmak genç olduğumuz zamandaki kadar önemlidir.

“Sulimays’ da kahvaltı” örneğini ele alalım. Bu, üç yaşlı vatandaşın yürüttüğü bir blog ve bir online video serisiydi ama artık kızılderili müzik sanatçılarını değerlendiriyor. Bu programda hiçbiri  65’in altında olmayan üç  vatandaş tartışıyor, atışıyor ve eğlendiriyor. Bu durum yalnızca yaşlılara ilişkin kalıplaşmış yargıyı kırmıyor aynı zamanda  tamamen 18-25 yaş grubunun kontrol ettiği bir endüstride yaşlılara bir ses veriyor.

Aslında teknolojinin şimdiki gelişme hızından dolayı yaşlanmanın kendisi insanlığın geçmişine ait bir süreç olabilir artık. Önceleri bir bilim kurgu konusuydu ama biliminsanları ölümü yenmenin ve sonsuza kadar yaşamanın çeşitli  yöntemlerini araştırıyorlar, nanoteknoloji, rejeneratif  tıp, mikrobiyoloji ve birçok diğer alan yoluyla.

Gelecek için bu kadar ümit varken neden hareketliliğimizden vazgeçme sıkıntısını duyalım ki? 76 yaşındaki Bahadur Shercan daha geçen yıl Everest’i tırmanan en yaşlı kişi oldu.  Kim bu rekorun kırılamayacağını söyleyebilir ki?

“Yaşlılık korkakların yeri değildir.”
~ Bette Davis