“….Farklı bir zamandan gelen bir yaşlanma imajından rahatsız oluyoruz. Hiçbir şey olmayıp, yalnızca olumsuz bir propaganda olan bir imaj.                

Bir şey üzerine iddiaya girebilirsiniz: Orta yaşı ve yaşlanmayı anne ve anneannelerimiz gibi yaşamayacağız. Bir kez daha zamanımızı tanımlıyoruz. Hem fit, hem muhteşem ve hem de 50’nin üstünde olabiliriz. Her ne kadar orta yaş ve sonrasının fiziksel değişiklikleri aşağı yukarı aynı zamanda ortaya çıksa da bir çoğumuz için yaşla ilgili algı (ve deneyim) değişti. Kadınlar şimdi daha sağlıklı, daha uzun yaşamayı bekliyor ve önceliklerini yeniden değerlendiriyor.

Şaşırtıcı bir çağda yaşıyoruz. Araştırmalar 100 yaşına ulaşmış pek çok insanın şaşırtıcı bir sağlık durumunda olduğunu gösteriyor. İleri yaşlarda ortaya çıkan fizyolojik değişikliklerin %30 kadarından genler sorumlu olabilir, fakat Harvard Universitesi Tıp Fakültesinin araştırmalarına göre değişimlerin çoğu çevre, diyet, egzersiz, tıbbın geliştirdiği imkanların kullanımı ve algımızın değişmesi sonucudur. Bir zamanların ölümcül durumları için mucizevi tedavi sağlayan bilimle yaşlanma uzmanları insan ömrünün bir gün 150 yıl ve daha fazlasına uzayacağına inanıyorlar.

Bir More Magazin makalesinde Suzan Sarandon’un söylediğini çok sevdim: “Dünyada her yerde, kadınların çalıştığını, düşündüğünü, denediğini, yarattığını ve değişiklik yaptığını  bilmek çok heyecan verici”. Annelerimizin yaşdaşları hakkında bu şekilde hissedip hissetmediklerini bilmiyorum, fakat kızlarımızın hissedeceğine ilişkin bir duygum var.”

Anneannem ve annem benim yaşlanan kadın modellerim. Onlar kadar yaşlı olabileceğimi düşünmezdim. Şimdi, 56 yaşında, anneannemin o zamanki yaşında olduğumu fark ediyor ancak onun hissetmiş olabileceğini düşündüklerimden çok farklı hissediyorum.

Pamela Blair, “The Next Fifty Years. A guide for women at midlife and beyond” dan

 

 

“İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar. Halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar.”
~ İskoçya Atasözü