2006’da, en yaşlı baby boomer 60 yaşını geçince,  tam da bütün medya hikayelerinin yaşlılık hakkında bize anlattıkları gibi, boomerlar “emekliliği yeniden oluşturuyorlar”. Haberciler bu sözü temellendiren herhangi bir kanıt olmadan, yetmişin üstünde bir maraton koşucusunun, bir bungee jumpingcinin ya da bir  hava dalışçısının kendilerinin  ideal, yeniden oluşmuş yaşlı insanı olduğuna bel bağlıyor.

Bu yazarların –bu öğüt vermeyi kendi alanları olarak kontrolde tutanların – bir alt kümesi de boomerları yalnızca emekliliği değil tüm kendilerini de yeniden oluşturmaya zorluyor. (Haberciler şimdi bütün yaşlılara boomer diyor, 1946 yılından önce doğan herkes öldüğü halde.)

Ben  bugün olduğum kişi olmada yarım yüzyıldan fazla zaman harcadım (olasılıkla siz de öyle). Bana öyle geliyor ki, yaşamın başlıca, büyük amaçlarından biri kendimizi anlamaktır ve yeniden oluşturmak – yapmacık bir tavır almayı ve sahte bir rolü ifade eden bir söz- bu amaca aykırı.

Bu yakınlarda bir Time Goes By okuyucusu olan 70 yaşındaki Anne Pitkin’le bir e-mail alışverişi sırasında,

“Uçaklardan atlayan, dağları tırmanan vs. yaşlı insanları kutlamak,” diyor Anne “beni yalnızca bıktırıyor. Bu yaşımla ilgili gerçekten hoşlandığım şeylerden biri, bir şey için çabalamak zorunda olmadığım kavrayışıdır.Yapmaktan hoşlandığımdan için seviyor olduğum şeyleri yapabilirim. Kendi doğal ritmimi izleyebilirim – tembellikten dolayı zaman aşımına uğratmadığım sürece kuşkusuz!”

“… özümüzü akışa getiren her şeyi kuşkusuz yapmalıyız, fakat aramızda kalsın, ben kendimi yeniden oluşturmak istemiyorum.  Verandada oturup kuşları izlemek istiyorum.”

Bu benim “tekil örneğim” ki,  yaşlanmayla ilgilenen haberciler neye inanırlarsa inansın yaşlılık çok değişmedi.

Çabalamak ve kendini yeniden oluşturmak kariyer yaptıkları ve çeşitli tavırlar denedikleri için gençlerin aktiviteleri.  Ageless Marketing’de blog yazan David Wolfe, Carl Young’un yaşlanmanın yedi görevi hakkında yazdığı dizi yazılarında bu konuyu ilgilendiren iki görevi tanımladı:

Kendinde  Yaşama Yeni bir Bağlantı Bulmak

“Hayatın birinci yarısında insanların dünya görüşü dış dünyaya bağlantılıdır,” diyor David. “Yaşamın ikinci yarısındaki insanların dünya görüşleri ise tersine daha az fiziksel ya da dünyevi ve artarak fiziksel olmayan ya da metafiziktir (spirtüel).”

Kendi Yaşamının Anlamına Karar Verme

“Gençler arasında yaşamın anlamı dış dünyaya sağlam basma arayışıyla ilgili olarak görünüş tarzları, dil, maddi kazanımlar ve sosyal bağlantılardır…

“Bununla birlikte yaşamın anlamına ilişkin arayış yaşamın ikinci yarısında büyük bir değişim geçirir,  insanın maddi başarısı ne olursa olsun. Çoğu kişi maddede giderek daha daha az anlam bulur. Böylelikle yaşamın anlamı arayışlarında dış dünyadan çok kendi içlerine bakmaya başlar.”

Herhangi birimizin yaşamın anlamını belirleyeceğinden emin değilim, ama sihir, arıyor olmakta yatar.

Genç insanlar bir yaşlının “verandada oturup kuşlara bakmasında” bir aylaklık bulabilir, Anne Pitkin’in dediği gibi. Gerçekte, önemli bir iş yapılmaktadır, yalnızlığın ve sessizliğin şart olduğu bir iş.

Küçücük bir kanıt bile olmaksızın, yaşlılar için en iyisinin ne olduğundan emin olan medyacıların çoğunun 40’ı fazla geçmiş olmadıklarına bahse girerim. Yeniden oluşumun bir tertip, düzen olduğunu bilecek kadar yaşlı değiller henüz. Yaşlılık yaşanılan geçmişin derinlemesine düşünülüp, değerlendirmesi zamanıdır.

Ronni Bennet

http://www.wellsphere.com/aging-senior-health-article/old-age-reinvention-vs-reflection/1080479

 

“Tırtıl tam da dünyasının bittiğini düşündüğünde kelebek olur.”
~ Anonim