Michele Carlson, Johns Hopkins Üniversitesinde neuropsikolog

Olgun yaşlardaki insanlar ilköğretim okullarında eğitimi güçlendiren programlarda gönüllü olarak çalışsalar ne olurdu, aynı zamanda kendi bilişsel çöküş risklerini azaltmazlar mıydı? Kazan-kazanı konuşuyoruz.

Bu yakınlarda Gerontoloji dergisinde yayınlanan küçük fakat ilginç bir araştırmada, takım lideri, Johns Hopkins neuropsikoloğu Michelle Carlson Baltimore Halk Okullarındaki sekiz bayan gönüllüde çalışmanın etkilerini ölçmek için beyin MR’ı  ve bilişsel testler uyguladı.

67 yaş dolayında olan bayanların, bilişsel bozukluk riskleri var; gelirleri ve eğitim düzeyleri düşük ve çok kullanılan Mini-Zihinsel-Durum testinden düşük puan aldılar. Gönüllüler, Experience Corps* adı verilen programda 32 saatlik bir eğitim tamamladılar ve sonra haftada on beş saat olmak üzere sınıf öğretmenlerine ve kütüphanecilere yardım, öğrencilere kitap okuma, kitap tavsiye etme ve raflama ve çelişki çözme liderliği derslerinde çalıştılar.

Okuldaki altı aydan sonra, bu hanımlar tekrar bilişsel testlerden geçtiler. “Performansları yüzde 40’ın üstünde arttı.” diyor Dr. Carlson bir söyleşide. Kazanımlar, ayrıca bayanların beyin aktivitesini gösteren MR scanlarda da göründü. “Ani ve ölçülebilir olumlu değişimler gösterdiler,” diyor.

Değişik ve çaba gerektiren işlerin birlikte yapılmasıyla ilgili bazı şeyler ve sosyal ilişkide olmak, kontrol grubu olarak seçilen ve hiç birşey yapmayan bayanlarla karşılaştırıldıklarında, gönüllülere yaradı.

Yönetim fonksiyonlarını kaybetme –işlere odaklanma ve sağlıklı kararlar alma yeteneği- yaşlı insanların kendilerini ev işlerini bağımsız olarak yapmayı sürdürme yeteneklerini kaybetmiş bulmalarınının ve yaşayabilmeleri için bir aileye ya da bakım evlerine gitmeye zorlanmalarının ana sebeplerinden biri.

“Bu bilişsel becerilerin günlük yaşam için önemleri çok büyük,” diyor Dr. Carlson.

Bu becerileri korumak için bir yol bulmaları gerontologların neşeyle dans etmeleri için yeterli olurdu.

Gönüllülerin beyin imajı maviyle işaretlenen alanda artan aktivite gösteriyor.

Araştırıcılar bu bulguları çok daha büyük gruplarla tekrarlamak isterken, Dr. Carlson şimdiden anlama noktasına geldiğimiz bir şeyi vurguluyor: beynin plastiklik özelliği var. Değişebilir ve gelişebilir, ileri yaşlarda bile ve istediğimiz değişiklikleri cesaretlendirme istemediklerimizi de engelleme konusunda giderek daha çok şey öğreniyoruz.

Bir insanın, torununa yalnızca birşey okuması, okulda danışmanlık yapmakla aynı etkiyi yapamazdı, ayrıca, pek az yaşlı insan haftada 15 saat bu işi yapar ve bu iş sınıflarda ve kütüphanelerde diğer takım üyeleriyle çalışmak kadar karmaşık ve zorlayıcı değildir. Ancak, diğer teşvik edici ve katılım gerektiren işler de benzer sonuçları verebilir, kırsal alandaki okul çocuklarının okumasını geliştirmese de.

Araştırma evrimlendikçe, biz baby boomerlar yirmiden fazla Amerikan şehrinde kök salan Experience Corps gibi uğraşlara yöneleceğiz ve ginko biloba gibi sihirli ilaçları aramaya daha az eğilimli olacağız ki, Dr. Carlson büyük bir başka araştırmada bilişsel bozulmayı önlemede ginko bilobanın elle tutulur bir değeri olmadığını buldu.

Dr. Carlson’dan son söz: “Bedenlerimiz hareket etmek için tasarlanmıştır. Ve beyinlerimiz de yenilikler için.

Paula Span : Zaman Geldiğinde: Yaşlanan Ebeveyni olan Aileler Mücadelelerini ve Çözümlerini paylaşıyor” adlı kitabın yazarı

*ABD’de 19 şehirde yaşlı gönüllüleri haftada 15 saat kadar devlet ilk öğretim okullarında çalıştıran bir program

The New Old Age

 

 

“Tırtıl tam da dünyasının bittiğini düşündüğünde kelebek olur.”
~ Anonim