beyinThe New Yorker’ın 29 Temmuz sayısında Patricia Marx ulusal beyin çalıştırma programlarının bir çoğunu test etme  ve bunları keşfeden uzmanların bazılarıyla söyleşi yapma yolculuğunu yazıyor.

“Birkaç hafta önce olduğumdan daha zeki görünüyor muyum?” diye başlıyor. “O zamandan beri bilgisayarımın önünde “ekranda yetmiş dokuz milyon saniyedir titreşen beş kelebeğin ikisi çiftti … ” gibi son derece zor sorularla mücadele ederek saatler harcadım.

“Bu tür aktivitelere  video oyunları dediğimiz ve onlarla oynadıkları için çocuklarımıza bağırdığımızı hatırlarsınız? Şimdi onlara beyin egzersizleri  …  diyoruz.”

On yıl kadar önce beyin çalıştıran oyunlar ilk göründüğünden beri onlar konusunda şüpheciyim.  Ben bir bilim insanı değilim, ancak satış materyalleri ve web siteleri “güncel” neurobilimcilerin X sayıda kullanıcının bu oyunları oynamayanlara göre “önemli ölçüde gelişti” gibi belirsiz bildirimlerinin ötesinde kanıt sunmuyor.

Bunun ne anlama geldiği konusunda bir fikrim yok ve dolayısıyla bu oyunların çoğu insanın tahmin edebileceğinden çok daha pahallı olduğundan reklamcılar  çeşitli beyin egzersiz programları mallarının tanıtımını sitemde yapmam için benimle bağlantı kurduklarında reddettim.

Ms. Marx da şüpheci görünüyor. Testlerini başarıyla yaptığı bir beyin fitness program kliniğinin kurucusu ve tıp direktörünün ona söylediklerinden sonra bize açıklıyor:

“Sanırım siz de, örneğin, “Hangi şehirdeyiz?” sorusunun yanıtını bilirsiniz, muzla portakalın ortak yanını çıkarabilirsiniz , bir küpün şeklini kopya edebilirsiniz, bir gergedanı tanımada güçlük çekmezsiniz.”

Bir başka beyin sağlığı merkezinde, “klinik neuropsikolog ve (tanrı bana yardım etsin, evet) beyin koçu”

“…hatırlama sorunum yok ama dikkatime… odaklamamda belleğimi tazeliyebilirdim, hipotezini ileri sürdü…

“Hatırlama durumu, diyor, üç aşamalıdır: kodlama, depolama ve geri çıkarma. İkinciyi kontrol edemeyiz ve üçüncüsü, bir felci ya da neurolojik bir hastalığı engelliyeni, birinciye dayalıdır. Eğer tam bilgi makinaya konmazsa,  o zaman onu çıkarmak  bir şanstır.

(Koç) zihin kullanma çalışmasını öneriyor.”

Sizi ilgilendiriyorsa zihin kullanmaçalışmanın bir yanlışı yok ancak bellek gelişimi için hiç bir bilimsel çıkarımı yok.

Geçen Nisanda “Beyin Oyunları Sahte” başlıklı bir makalede, The NewYorker’da da yayınlanmış, Gareth Cook daha bilimsel görünen egzersiz programları ve şirketlerin iddialarını destekleyen  ya da desteklemeyen kanıtları yazıyor. Çoğunun diye yazıyor Cook,

“ … iddialarını bağladığı şey ‘işleyen bellek’ -bilgiyi tutma yeteneği, dikkati çelicilerine karşın bilinçli dikkat odaklanması- diğer bir deyişle, zihinsel hokkabazlık … ”

Cook sonra “işleyen belleğin çalışmayla önemli ölçüde arttırılabildiğini” söyleyen ve raporuyla çok şaşırtan bir diğer araştırmacının deneyimlerini anlatıyor.

“… işleyen belleği çalıştırmak kesinlikle zekayı arttırdı…Verisi bir insanın I.Q’sunu her saatlik çalışmada bir tam puan arttırdığını gösteriyor.”

Cook’a göre bunların hepsi saçma. Geçtiğimiz yıl boyunca, işleyen bellek çalışmalarının yararı “un ufak oldu,” diye yazıyor. Şirketler ve araştırmacılar sonuçların aynısının tekrarlanamayacağını ve zekanın gelişimi için şimdiye dek herhangi bir kanıtın olmadığını iddia etti.

Ulusal Sağlık Enstitüsü yoluyla daha çok basılan meta-analizler çalışmanın pek bir iyilik getirmediğini buldu.

“…işleyen bellek çalışmalarının genellenmesinin diğer becerilere karşı (sözsüz, sözlü yetenek, dikkatte engelleyici süreçler, sözcük kodlama ve aritmetik) inandırıcı bir kanıtı yok.”

Ancak, beyin fitness programları gene de  oyun. Eğer insanlar onları oynamak istiyorlarsa, ne zararı var? Bu soruya karşı beyin çalıştırma şirketlerini çürüten çalışmalardan birine katılmış olan Michigan Devlet Üniversitesinde psikoloji DR. Zach Hambrick’ten  alıntılıyor Cook:

“Eğer haftada on saat beyin çalışması yapıyorsanız, haftada on saat başka bir şey yapmıyorsunuz, yani fiziksel egzersiz  gibi,” diyor Hambrick. “Ayrıca da bu insanlara sahte ümit veriyor, özellikle bu konunun büyük bir endişe kaynağı olduğu yaşlı erişkinlere.

“Eğer bu söyleneni yapsalar ve de hiç yarar görmeseler ne olurdu? Siz ne  düşünürdünüz? ‘Bende mutlaka yanlış olan bir şey var,’ ya da ‘Ben kaybedilmiş bir durumum.’”

Ve Patricia Max, kendi New Yorker öyküsünün sonunda, şüpheci durumunu koruyor:

“Günlük yaşamımda yeni bilişsel yeteneklerimin olduğunun farkında olduğumdan emin değilim. Hem bir bilim insanı hem de laboratuar faresi olmak zor.

“Olumlu yönde bakarsam hippocampusumun boyu konusunda daha az sorunluyum. Olumsuz yönde ise  dün akşam ızgara somonumun üzerine neden tatlandırıcı dökmüştüm?”

http://www.timegoesby.net/weblog/2013/08/does-brain-training-work.html

“İnsanlardaki gerçek güzelliği ancak onlar yaşlanınca algılayabilirsiniz.”
~ Anouk Aimee