Yakın bir zamanda Seatle’da gerçekleşen Amerikan Geriatri Topluluğunun bilimsel konferansından bir rapor:

Bir yaşlının bakımı, hasta bir  eş hayal edilemeyecek kadar zor bir yük, özellikle bakım verenlerin kendileri  de yaşlıysa.  Ancak kadınlar bu konuda erkeklerden daha zor durumda, hem fiziksel hem de duygusal olarak, California Üniversitesi (San Francisco)  araştırmacılarının bulgusu.

Seattle Defteri

Kadınlar kendilerinden yaşlı erkeklerle evlenme eğiliminde ve erkekler genellikle daha fazla sağlık sorununa ve daha kısa ömre sahip. “Dolayısıyla, kadınların erkeklere bakması karakteristik,” diyor U.C.S.F  Geriatride araştırmacı John Cagle. “Erkeklerin kadınlara baktığı durumlarda ne oluyor tam olarak anlamıyoruz.” Dr. Cagle biri ölene kadar birbirlerine bakan 745 evli çifti takip etmiş, “daha tam bir resmimiz var artık ve bu kadınlar için iyi bir haber değil,” diyor.

Bu çiftler çok yaşlı değildi: Bakım veren kadın eşler (alışkanlık olduğu üzere, grubun büyük bir çoğunluğu) ortalamada 70’ten biraz yaşlıydı  ve ölümde aynı yaşta olan eşlerine bakıyorlardı. Bakım veren kocalar biraz daha yaşlıydı –ortalama 73 ve baktıkları eşleri ortalama 75’di.  Kanser temel ölüm nedeniydi.

İki yılda bir yürütülen Ulusal Sağlık ve Emeklilik Araştırmasının 1998’den 2008’e kadar olan sonuçlarına  bakıldığında Dr. Cagle eşlerin üstlendiği işlerde –günlük yaşam etkinliği olarak adlandırılanlar- pek az cinsiyet farkı buldu. Kocaların da ve kadınların da yaşamın son üç ayında giyinme ve banyo konularında yardımcı olmaları büyük olasılık.

Şaşırtıcı olan ise bir şekilde kocaların bu aylarda yemeklere ve mutfak alışverişlerine “yardım ettiklerini” söylemeleri dikkati çekici şekilde daha yüksek olasılık.  “Sanırım bunlar kısmen cinsiyet beklentilerinden dolayı” diyor Dr. Cagle.  “Eğer geleneksel olarak kadınlar yemekleri hazırlıyor kocalar hazırlamıyorsa, kadın bunu ‘yardım’ olarak görmeyebilir.  Bu yalnızca onun bir rutinidir.”

Ne olursa olsun, iki cinsiyetin deneyimleri oldukça farklı. Kadınlar kocalarının ölümünden önce ve ölümünden bir yıl sonrasına kadar belirgin bir şekilde daha depresif. Her ne kadar depresif belirtiler her iki cinsiyet için de sonunda zayıflarsa da kadınlar üç yıl sonrasında bile hala artan depresyon rapor etmişler. Bir eşin ölümünden üç yıl sonra hem kadınlar  hem de erkekler artan oranda günlük yaşam etkinliklerinden biriyle ilgili yardıma gereksinim duyduklarını rapor etmişler ancak dul erkeklerin dul kadınlardan daha çok yardıma gereksinim duymaları daha olası.

Kendi sağlıklarının iyi ya da mükemmel olduğunu rapor edenlerin oranı eşin ölümünden bir yıl sonra biraz artmış. “Duygusal yıkım varsa da” diyor Dr.Cagle, “günden güne fiziksel yükte bir rahatlama var.” Ancak üç yıl sonra yaşama devam eden eşlerin  öncesine göre kendi sağlıkları için iyi ya da mükemmel demeleri daha az olası ve gene kadınlar her aşamada daha kötü sağlık durumu rapor ettiler.

Bu cinsiyet farkları verilen bakımın yüküne atfedilebilir mi? Belki, ama veriler bize bunu söylemiyor. Araştırmanın başında kadınlar daha yüksek depresyon, daha kötü sağlık ve yardım için daha yüksek gereksinim oranına sahip olduğundan belki de yoğun bakım almaya başlamadan önce bile daha kötü durumdaydılar.  (Kadınların yaşam boyunca daha fazla depresyon rapor etmeleri de olası.) Ya da belki bu kadınlar zaten yıllardır bu bakım verme işini omuzluyorlardı ki farklılıkları açıklayabilir bu.

Ya da, Cagle vurguluyor, “belki de erkeklerin işleri gerçekte olduğu kadar kötü olarak söylememeleriyle ilgilidir.”

Yani ölmekte olan bir eşe bakımın kadınlara daha ağır bir darbe vurduğu sonucuna varamayız, ancak ölüm onları kocalarından ayırdıktan sonra ya da önce iyi olmadıklarını söyleyebiliriz. “”Daha fazla riskteler,” diyor Dr. Cagle. “Bu da kadınların daha fazla destek  gereksinimi içinde olduklarını öneriyor.”

http://newoldage.blogs.nytimes.com/2012/05/31/a-special-burden-for-women/

 

“Gençlik doğanın hediyesidir. Yaşlanmak ise sanat eseri.”
~ Walter Wincher