YAŞLANMAYI DURDURABİLİRİZ (1)*

Bir uçurumun tepesinde olduğunuzu ve aşağı atladığınızı varsayın. Kalan yaşam süresi beklentiniz oldukça kısadır ve aşağıdaki kayalara yaklaştıkça daha da azalmaktadır. Yaşlanmada da durum tamamen aynıdır: Yaşlandıkça, kalan yaşam süresi beklentimiz azalır.

Seksen yaşındaki bir insanı boğulmaktan kurtarmak, ona başka bir nedenle ölmek için fazladan birkaç yıl kazandırırken, bir çocuğu boğulmaktan kurtarmak, ona muhtemelen yetmiş yıl fazladan yaşam kazandıracaktır. Yaşamını kurtardığımız kişilerin yaşam kalitesini de – ağırlıklı olarak, sağlıklarını – hesaba katabiliriz. Dolayısıyla, işte benim değiştirilmiş sorum: Yaşamınız boyunca, insanların yaşamına toplam olarak kaç tane sağlıklı, gençlik dolu yıl ekleyebileceğinizi düşünürsünüz?

Bu kitabın asıl amacı, size şu anda zannettiğinizden çok daha fazla yıl ekleyebilecek olduğunuzu göstermektir. Dünyada her gün 150.000 kişi – saniyede yaklaşık iki kişi eder – ölmektedir ve bunların yaklaşık üçte ikisinin ölüm nedeni, yaşlanmadır. Sanayileşmiş ülkelerde yaşlanmaya bağlı ölümlerin oranı yüzde 90 civarındadır – evet cinayet, araç kazaları, AIDS gibi, yaşlanma dışındaki bütün sebeplerden ölen her bir kişi için yaklaşık on kişi, yaşlanmadan dolayı ölüyor.

Bu kitapta, yaşlanmayı bir ölüm sebebi olmaktan bu yüzyıl içinde ortadan kaldıracağımıza ilişkin görüşümün bilimsel ve teknolojik temelini anlatacağım.

Batı dünyasının tümünde olduğu gibi, burada, İngiltere’de de, sigara içmeye karşı giderek şiddetlenen bir seferberlik var. Ve sigara içmek, yavaş fakat emin adımlarla, yaygınlığını kaybediyor. Daha önce sarhoş araç kullanmanın başına geldiği gibi, sigara içmek de sosyal açıdan saygınlık kaybına yol açıyor. Doğrusunu isterseniz, daha gidilecek uzun, zorlu bir yol var: Sadece nikotinin bağımlılık yaratması dolayısı ile değil, fakat sigara içmenin giderek artan bir şekilde sosyal bir kusur niteliği kazanmasına karşın, gençlerin sigaraya başlamaya devam etmeleri dolayısı ile.

İnsanların yaşlanmaya karşı bakışlarının, kansere, diyabete veya kalp hastalıklarına karşı bakışları ile aynı olmadığının, uzun yıllardan bu yana farkındayım. Böyle hastalıkların mümkün olan en kısa zamanda ortadan kaldırılmasını şiddetle desteklerler, fakat yaşlanmanın ortadan kaldırılması – gerçekten gençlik dolu fiziksel ve ussal işlevlerin süresiz olarak korunması – fikri, bir korku ve çekinceye yol açar.

İnsanın, kendisinde ve hatta başkalarında, yaşlanmak kadar korkunç ve mücadele edilmesi mümkün olmayan bir şey ile karşılaştığı zaman, kısa ve sefil hayatını onu düşünerek harcamaktansa aklından tamamen çıkartmayı tercih etmesi, psikolojik açıdan son derece mantıklı bir davranıştır.

Bu kitap yaşlanmayı yenme “proje planımı”, SENS’i (Planlanmış Göz Ardı Edilebilir Yaşlanma İçin Stratejiler) tarif etmek üzere yazılmıştır. Özellikle hayatı bir süre uzatmaya karşı bir ilgi duyuyorsanız, büyük medya kanallarında SENS ile ilgili yayınlarla karşılaşmış olma olasılığınız yüksektir.

Fizikçi Max Planck, seksen yıl önce “bilim, bir cenazeden diğerine ilerleme kaydeder” yorumunu yapmıştır.

Biyolog J.B.S. Haldane, şöyle söylemiştir: “Kabul görmenin dört aşaması vardır: (i) bu, beş para etmez bir saçmalık; (ii) bu, enterasan fakat sapkın bir bakış açısı; (iii) bu doğru, ama son derece önemsiz; (iv) hep söylediğim gibi.

Yaşlanma üzerinde zengin ve meşhur olmak için değil, yenilgisini hızlandırmak amacı ile çalıştığım için, SENS ile ilgili bütün önemli boşlukları belirlemek ve eğer varsalar, çizim tahtasının başına gecikmeksizin dönmek için son derece büyük bir istek taşımaktayım.

Devam Edecek…

*Aubrey de Grey ve Ph. D., Michael Rae, 2010: Yaşlanmayı Durdurabiliriz (Ending Aging) -Kendi Yaşam Sürecimiz İçinde Yaşlanmayı Tersine Çevirebilecek Gençleştirme Devrimleri – ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayıncılık ve İletişim A.Ş. Yayınları. Çeviren: Engin TARHAN. Özet: Halit Yıldırım

 

“Damarlar sertleşince kalpler yumuşar.”
~ H. L. Mencken