againBir arkadaşım sordu –ciddi olarak, şaka değil- hayatımı tekrar yaşayabilseydim eğer neyi değiştirirdim.

Bunun eski bir soru olduğunu biliyorum ve yaygın yanıtı, hızlı olanı, yaşamı bilgece kabul edişi ortaya çıkardığı sanılanı, “hiçbir şeyi” dir ve her ne kadar hatırlamıyorsam da bunu geçmişte söylediğimi öğrenmem beni şaşırtmaz.

Ama şimdi bunu yapmayacağım. Aslında bu konuda düşündüm -yani, bir telefon konuşmasında dayanılacak kadar bir sürede- ve o zamanki yanıtım şuydu: “yaşamı şimdi olduğundan daha çok ciddiye alırdım, acıları  öğrenmek için daha çok kullanırdım, daha tam olarak öğrenir ve öğrendiğimi uygulardım.”

Bu şekilde yazmak beni toy gösterebilir ancak, 72 yaşın avantajıyla, yaşamımı istediğimden daha boş yaşamış olduğum konusunda güçlü bir duygum var.

Konuşmayı bitirdikten sonra soru beynimde asılı kaldı ve diğer insanlar –benden daha düşünceli bazıları-bu soruyu  nasıl yanıtlarlardı diye merak ettim.

Talullah Bankhead : “Hayatımı tekrar yaşamak durumunda olsaydım, aynı yanlışları yapardım, ama daha önce,” diye kendine acıyor.

İnsanlar filozof Friedrich Nietzsche’nin soruyu rahatsız edici bir şekilde ele alışını sonradan ezilmemek için yaşamın erken dönemimde okumalılar.

“Bir gece şeytan, en yalnız yalnızlığınızda arkanızdan sürünerek gelse ve  ‘Yaşadığınız bu hayatı bir kez daha ve sayısız zamanlarca daha yaşamak zorundasınız; ve her acı ve neşe ve düşünce ve iç çekiş tekrar size gelmek zorunda, hepsi aynı sırayla. Sonsuz kum saati tekrar, tekrar çevrilmeli ve siz de onunla, tozun tozu!’ dese ne olurdu?”

Kendinizi yere atıp ve dişlerinizi gıcırdadıp ve o şeytana lanet okur muydunuz?  Ya da yanıtınız ‘Hiç bundan daha tanrısal bir şey duymadım’ mı olurdu?

Sonra çeşitli şekillerde Arjantinli şair yazar Jorge Luis Borges ve Kolombiya’lı gazeteci ve kısa hikaye yazarı Gabriel Garcia Marquez’e bağlanan şu şiirle karşılaştım.

Eğer Wikipedia’ya inanırsanız, ben inanıyorum, bu durumda- ikisi de değil. Şiirin ilk versiyonu –Moment başlıklı- 1953’de Readers Digest’te  I’d Pick More Daisies başlığıyla düz yazı olarak yayınlanmış.

Şiir İspanyolcada Instantes, İngilizcede hem Moments hem de Instants olarak var.

Her neyse. Çok iyi biliniyor, birçok yerde yayınlanmış ve alıntılanmış ve e-maille geniş ölçekte dağıtılmış. Bakın bakalım ne düşünürsünüz.

ANLAR
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,

İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.

Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85′indeyim ve biliyorum…
Ölüyorum…

Son olarak, soruya aradığım tür ağırlığı veren İngiliz-Amerikalı gazeteci Christopher Hitchens’ı buldum.  Bu, ölüyor olduğununu bilirken yazdığı kitabı Hitch-22: A Memoir- dan.  Dikakat, kalbe işleyeni alttaki  en son cümle.

“Eğer size kendi hayatınızı tekrar yaşama şansı verilseydi, bu fırsatı kapar mıydınız?

“Tek gerçek felsefi yanıt otomatik olarak kendisiyle çelişiyor: ‘Bunu bilmemem koşuluyla.” Tüm yaşam deneyimimden bir kez daha geçmek sıradan ve boşuna olurdu – kas geliştirse bile, halbuki tekrar genç olmayı istemek ve öğrendiği ve edindiği deneyimlerin yararına sahip olmak hiç de yaşamın tekrarı isteği değildir ya da istenmeyen olayların tekrar ederek ortaya çıkışı durumu.

“Ve bellek istek düşüncesine sınır koymak zorunda olmalı, ama yapamaz. Tamam, aynı ben ama daha paralı, daha bile güçlü bir penisli, biraz farklı ebeveynli, daha kısa kapalı dönemli – saçma bir şey.

“Bir kadın olmanın ne olduğunu ciddi olarak bilmek isterdim ama kör Tiresias* gibi istediğimde tekrar metamorfoz geçirme seçeneğini isterim.  Fırsatlardan çok daha fazla arzularımız olması ne korkunç.”

Gerçekten.

http://www.timegoesby.net/weblog/2013/07/if-you-could-live-your-life-again

*Tiresias tanrı Apollo’nun bir peygamberidir. Ama onun için işler ormanda çiftleleşen iki yılan gördüğü gün değişecektir. Çiftleşen yılanlardan dişi olanını öldüren Tiresias -artık nedense- bir anda kadına dönüşür. Yıllar yılı kadın olarak hayatını sürdürür. Daha sonra yine bir gün ormanda çiftleşen başka iki tane yılan görünce bu sefer erkek olanı öldürür. Böylece tekrar erkeğe dönüşür….

http://www.agnostik.org/20001-yunan-mitolojisinde-intikam-ve-cezalar.html

 

 
“Gençliğin yaşı yoktur.”
~ Pablo Picasso