çan

Yaklaşık olarak 200 yıl önce Childe Harold’s Pilgrimage’de Lord Byron yazıyor:

Nedir en kötü acı yaşlılıkta bekleyen?

Nedir kaştaki kırışığı daha derine gömen?

Yaşam sayfasında her sevileni karalanmış görmek

Ve dünyada yalnız olmak, şimdi olduğum gibi.

Tamam, ben yalnız değilim ancak yeterince uzun yaşarsanız “en kötü acılardan” biri size çok anlam ifade eden insanların kaçınılmaz kaybıdır; kişisel dünyamızın kaçınılmaz küçülmesi.

Geçen ay iki eski arkadaş öldü. İki. Her ne kadar hiçbiri tamamen beklenmedik olmasa da (biri intihar, diğeri yıllarca beyin tümörüyle mücadeleden sonra) bir insanın yaşam koşulları çok kötü olsa bile, iyileşeceğini umarız, değil mi? Elimizden başkası gelmez.

Umut yok olduğunda kedere gark oluruz. Herkes kendine göre. Yaşlanmadan çok önce çok arkadaşı gömmüştüm. Ve ebeveynlerimi de.

O yıllar ve üzüntüler içinde uzakta yaşayanlar bakımından tuhaf ve harika bir şey fark ettim: ölümlerini tam “algılamadım.” Tersine sanki uzun zamandır birbirimizi ziyaret etmemişiz gibi ve yıllarca bu şekilde hissettirmeye devam ettim.

New York’da yaşadığım zamanlarda, genellikle hala orada olduklarını hissettiklerim batı kıyısı arkadaşları. Bu iki son ölüm doğu kıyısı arkadaşlarından ve aynı durum, yalnızca son zamanlarda ziyarete gitmedik.

Bu, hayal dünyasında biri olduğum anlamına gelmesin. Bu insanların öldüğünü çok iyi biliyorum, hayatımın başka bir parçası tamamen kayboldu gitti ve kuşkusuz bu çok kötü, değil mi?

Eski arkadaşların kaybındaki üzüntü arkadaşlığın çok azaldığı, özellikle biriyle kolay birliktelik, birlikte yaratılan anılar ve artık “Hatırla biz …….. ken…” diyemeyeceğiniz, gülemeyeceğiniz ve bazen birlikte ağlayamayacağınız.

Bunlar artık gitti. Başka birine geride ne olduğunu anlatmaya çalışmanın bir amacı yok. Daima orada olsaydım dedirtecek bir şey vardır. Bazen merak ederim, bu olayları hatırlayacak kişi olarak yalnızca ben kalmış olsaydım, bütün bunlar sahiden olmuş muydu?

Eh, varoluşsal hoşgörü bu.

Dolayısıyla bir kez daha bunun son olmadığını ve dünyada bir ay önce olduğundan daha yalnız olduğumu bilerek melankoliyle zorla yürüyerek, ileriye sürükleneceğim.

Sevilen biri öldüğünde beni her zaman rahatsız eden şeylerden biri de insanlar hemen daima “Onu çok severdim.”  der. Bu nasıl geçmiş zamanda kalır? Onları hala seviyorum. Bu  hiç sona ermez.

http://www.timegoesby.net/weblog/2013/09/when-old-friends-die.html

“İnsanlardaki gerçek güzelliği ancak onlar yaşlanınca algılayabilirsiniz.”
~ Anouk Aimee