Amerikalılar tükettikleri tuz miktarından her gün bir yarım çay kaşığı (1200 mg) azaltsa, ABD’deki yıllık ölüm sayısı 44.000-92.000 arasında azalabilir, geçen hafta The New England Journal of Medicine adlı dergide yayınlanan yeni bir araştırmaya göre.

Sigara için yapıldığı gibi, tuz alımını azaltmak için de yapılan ulusal bir seferberlik,

“….yeni koroner kalp hastalıklarının yıllık sayısını 60.000-120.000, inmeleri 32.000-66.000 ve myocardinal enfarktüsleri 54.000-99.000 arasında azaltabilir. Bu müdahelenin, tuz alımını günde yalnızca 1g (1000 mg) bile azaltsa, yararı gene de önemli olurdu ve hayata geçirilmesine izin verilirdi.”

ABD’de ortalama tuz alımı önerilen günlük üst sodyum limiti olan 2300 miligramın oldukça üstünde. 40 yaşın üstündeki yetişkinler için önerilen üst sodyum sınırı günde 1500 mg.

Tabağımdaki yiyeceğe hemen hemen hiç tuz eklemem ve yemek pişirirken daima tuzdan çok baharatlar ve şifalı otlar karışımı kullanırım. Yemeye can attığım abur cubur çeşitleri de tuzludan tatlıya döndü. Dolabımda patates cipsleri ya da tuzlu fıstık fındık bulamazsınız, ama istenmeyen bir şeker krizi geldiğinde evde bir şeyler bulunmazsa biraz sinirleniyorum.

Bunlara karşın, sağlıklı hazırlandığı sanılan yiyeceklerde bile şaşırtıcı miktarda sodyum var.  Campbells çorbaları genelde her bir porsiyon çorbada 800-900 gr sodyum kapsar. Hızlı bir öğlen ya da akşam yemeği için bu çorbaları bulundurmayı seviyorum ama market markalarının hepsi yüksek miktarlarda sodyum içeriyor.

Bir porsiyon Progresso mercimek çorbası 890 miligram sodyum içerir. “Organik” markalardan bir sebze çorbası denedim, her porsiyonunda 70 gr sodyum içeren konserve kutusunun üstünde kırmızı harflerle “tuz eklenmemiştir” diye ilan eden. Rezaletti. Tadı pütürlü sıcak su gibiydi. Yani, ev yapımı çorbalara dönüş.  Güçlü ve lezzetli, eklenmiş tek bir tuz tanesi olmaksızın, fakat hızlı ve çabuk tanımında değil.

Yakınlarda kırmızı fasulye ve pirinç zevkini yeniden keşfettim dolayısıyla konserve fasulyeleri elde bulunduruyorum çok tembel olduğum ya da fasulyeleri ıslatmayı unuttuğum günler için. Fakat mutlaka etiketleri okumalısınız. İşte size biraz şaşırtıcı bilgi:

  • Goya kırmızı böbrek fasulye: her yarım kapta 110 miligram sodyum.
  • Goya Diminik kırmızı fasulyesi: her yarım kapta 350 miligram sodyum.

Benim söyleyebileceğim, konservelenmişler yeterince birbirine benziyor ve benzer tatlar veriyor, dolayısıyla ben böbrek fasulyeleri seçiyorum.

The New York Times’a göre, bu yeni çalışmayla ilgili olarak, Ulusal Bilim Akademisi Tıp Enstitüsü, tuz alımının kısıtlanması üzerine hemen tavsiye kararları çıkaracak, hükümetin ve yiyecek üreticilerinin alacakları önlemler dahil. NEJEM çalışmasının araştırıcılarından biri,

“Dr. Bibbins Domingo, Amerikan İlaç ve Yiyecek İdaresinin  (Food and Drug Administration) şirketlerin, yiyeceğe eklenen ve genelde güvenli olarak kabul edilen miktar olan tuzun tanımını, yiyecekte yüksek miktarda tuz olduğu konusunda tüketiciyi uyaran bir kategoriye değiştirmesini dikkate almayı düşündüğünü de söyledi.

Tuzlu yiyeceklere can atan çok insan biliyorum, çoğunlukla yemeğe gelen misafirlerimi yiyeceğe tuz koymaları konusunda uyarırım ve genelde koyarlar. Çalıştığım bazı insanlar asla öğle yemeğini patates cipsi olmadan tam bir yemek olarak dikkate almazlar. Benim kişisel istenmeyen yemeğim şekerdir ki onun sağlık yönünden kendi olumsuzlukları var. Ancak, tuz alımını kontrol etmek benim için her zaman kolay olmuştur:

Paketlenmiş ya da işlenmiş yiyecekleri yemeyin.

Yiyeceklere tuz eklemeyin

Yiyecekleri tatlandırmak için bol baharat ve şifalı ot kullanın.

Hardal, kara turp, zencefil, narenciye ekşisi gibi tatlandırıcıların az miktarları zevksiz bir yiyeceği tuz olmaksızın lezzetli hale getirir.

Kimse tuzu tamamen kesmenin ya da azaltmanın tek başına inmeleri ve kalp krizlerini önleyeceğini söylemiyor, fakat çok miktarda tuzun sağlığa, özellikle de, yaşlılıkta zarar verebileceği iyi biliniyor. Sizden ne haber? Aldığınız tuz miktarını kontrol etmeye çalışıyor musunuz?

Ronni Bennet, Time Goes By

 

 

 

“İnsanlardaki gerçek güzelliği ancak onlar yaşlanınca algılayabilirsiniz.”
~ Anouk Aimee