düşünen adamBayram tatili öncesinde bu iki gün boş geçti: Biraz yabancı dil, çokça tembellik, yarın çalışmaya başlayacağımı umuyorum. İşyerinden bilgisayara işlenecek bir tomar kâğıt getirdim. Evde oturuyor, akşamları biraz çıkıp dolaşıyorum. Bilgisayar dükkânlarına, kitapçılara gidiyorum. Bazen bir şeyler alıyorum ama almam gereken bir şey yok. Bugün alışveriş merkezinde bir bilgisayar mağazasının çıkışında bir koltuğa oturdum.  Sen oradasın ya da değilsin, sen ölmüşsün ya da yaşıyorsun, bir şey yapıyor ya da yapmıyorsun kimsenin umurunda değil. Olamaz da zaten herkes kendi derdinde, kendi yaşantısında. Kendime “emeklilik böyle bir şey olsa gerek,” dedim. Varlığınız ya da yokluğunuz kimseyi ilgilendirmiyor ve etkilemiyor. Olsa olsa kendimize bir şeyler icat edip onu yapmaya gerçekleştirmeye, çalışabiliriz.  Belirli bir amacınız yoksa bu boşlukta ne yapacaksınız? , İnternete de girip oraya buraya bir iki ileti yazıp boş boş değişik sayfalarda gezineceksiniz, gazetelere bakacaksınız, hadi bulmaca da çözeceksiniz, gazetelerin eklerini de okuyacaksınız, dışarı çıkıp benim yaptığım gibi avare orada burada biraz dolaşacaksınız.  Artık toplum dışısınız,  kimse sizden bir şey istemiyor, hiç kimseye yararınız da yok, zararınız da. Bir boşluk içindesiniz.  Hastalıklarla uğraşmıyorsanız iyi demektir. Artık işiniz bitmiş, defteriniz dürülmüş. Bir şey yaptıysanız yaptınız, bundan sonra geçmişten bir birikiminiz yoksa yeni bir şey yapma olanağınız da yok.  Herkes ölmenizi beklemekte ve sizi fuzuli bir adam olarak görmektedir. Böyle bir ortamda insan depresyona girmekten nasıl kaçınabilir?

Rumuz: İhtiyar

“Yaşlanma cahiller için kıştır, bilgeler için ise hasat.”
~ Zen Budizm