Çocuklarım olmadan asla yaşamak istemeyeceğimi sanırdım. 17 yaşımdan beri çocuklar benim güven kaynağım, motivasyonum ve mutluluğumdur. Kendi çocuklarımın yanısıra evime bakıma muhtaç çocuklar aldım, çocuk hakları savunuculuğu yaptım. Erkek&Kız Çocuklar Klübü kurdum. Risk altındaki sokak çocuklarını koruma evinin yönetim kurulundayım ve evlerinden kaçmış çocukları da evimin alt katında barındırdım.  Büyük oğlum Sean geçenlerde kızımın, evdeki son çocuğumun, yerini alacak yeni bir kız çocuğu aramaya başlamamın zamanı geldiği konusunda espri yaptı.

Birkaç yıl önce bile olsa, evde bakıma muhtaç bir çocuğun, yabancı bir çocuk olmasa da,  iyi olacağı konusunu kabul edebilirdim. Ama bu kez, oğlum bunu söylediğinde farkına vardığım şey beni şok etti. Çocuk yetiştirmekten, benimkileri, başkalarınınkileri, kalıcı ya da geçici, öyle yorgunum ki. Kırk yıldır onların ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarımın önüne koyarak, güvenlikleri için endişe ederek ve yaptığım her annece davranışı sorgulayarak geçirdim.  Onlara bağırarak hassas psikolojilerine geri dönülemez zararlar mı verdim? Kendine güvenli ve SÜREKLİ mutlu insanlar olmaları için egolarını yeterince besledim mi? Güvenli hissetmeleri için yeterince eğittim mi ve özgür olabilmeleri için yeterince ev dışına  ittim mi?

40 yıl boyunca, kendileriyle son derece barışık ve güvenli, yüksek motivasyonlu, diğer insanlara karşı merhametli, insanlığın mükemmel örneklerini yetiştirmek için, sürekli olarak yapmam gerekenden ya da yapabileceğimden daha azını mı yaptım diye, obsesif kompulsif panik durumunda yaşadım. Başaramadım. Onun yerine, bazen depresif olan, çoğunlukla hayatta ne yapmak istediklerinden emin olmayan ve arasıra tam bir bencillik sergileyen kusurlu insanların gelişimine katkıda bulundum.

Gene de, hiç biri ağır bir suç işlemeye kalkışmadı, uyuşturucu bağımlısı olmadı ya da başka bir insanı isteyerek kendi çıkarları için incitmedi. Sık sık gülerler, doğru olanı yapmaya çalışırlar, yardıma ihtiyacı olanlara, arkadaşlarına olduğu kadar yabancılara da, yardım ederler ve annelerini, sevildiğini ve taktir edildiğini anlaması için gerekenden bile fazla ararlar. Çok çalışırlar, paralarını bazen har vurup harman savururlar ama sonunda kendi ayakları üstünde dururlar. Yapıları bakımından tamamen farklı oldukları halde birbirlerine karşı vefalı ve farklılıklarına da saygılıdırlar.

Biliyorum, onları yetiştirirken yapmak zorunda olduğumdan daha fazla çalıştım ve çok fazla endişe ettim. Kendimi o derece yıprattım ki, artık torun büyütmek ilgimi çekmiyor. Yaşayan her bir çocuğa, çocukken sahip olduğum mutluluk düzeyini vermekle ilgili takıntımı da kaybettim. Diğer amaçlarım da var. Daha az yorucu amaçlar. Hayvan sığınma evlerindeki köpekleri gezdirmek mutlu verici olur gibi geliyor. Görmeyenlere okumak da öyle. Hala yardım etmek istiyorum. Ama, yardım etmek ve sonra gitmek, birinin yaşamında, bir noktada, bir hata yapmış ve ona yaşamı boyunca zarar vermiş olma ihtimalini istemiyorum. Yaşlanmak belki de bütünüyle kendi haline bırakmaktır herşeyi ve bunu seviyorum.

Forty Years of Raising Children.www.wellpast50.com

“Yaşlanmaktan şikayet etmeyin, pek çok kişi tarafından inkar edilen bir ayrıcalıktır o.”
~ Anonim