BÜYÜME SANATI, SONUNDA KENDİNİZ OLABİLMENİZ İÇİN BASİT YOLLAR* (9)

8. Bölüm Burada

Küvette su içindeyken, kim olduğunuzun, kim olmak istediğiniz olduğunu keşfedersiniz – ‘eğer biraz daha gösterişli olsaydınız önemli bir kişi olabilecektiniz’den çok daha hoş bir insan. Sizi yıkayan bir rahatlama duygusuyla gizlice gülmek için köpüklerin altına dalarsınız.

Yeterince uzun yaşamak ve kendine gülebilmek zarif bir davranış olur.

Kendi özel şakalarınızın boy hedefi olmak da beklenmedik bir rahatlık kaynağı olabilir. Diyelim ki, bir iş seminerinde kariyerinizin en kötü sunumunu yaptınız. Işıklar yanınca çoğu insanın karanlıkta kestirdiğini ve salonun aslında boş olduğunu fark ettiniz. Bir an için bileklerinizi kesmeyi düşünürsünüz fakat dinleyicilerinizin  yargısı size eğlendirici geldiğinden tersine gülersiniz.

Çoğu zaman kendimiz hakkındaki gerçekler mizah duygumuzu dürter. Egomuzun ani çöküşü saf bir hafiflik anını başlatan bir iç boşluk yaratır. Kendi sınırlı gerçeğimizle akıl karışıklığımızın sonsuz merakının yol açtığı, kısa bir parlaklık anı yer değiştirdiğinde kahkahalar atmaya başlarız.

Bir yaşam tarzı olarak dalga geçmenin tadını çıkaran Zen uygulayıcıları kahkahalarla gülmenin, aydınlığa varma isteğimizle bu yolda tekrarlanan başarısızlıklarımızı uzlaştıran tek yol olduğuna inanırlar. Kendi büyüklük duygularına av olmaktansa kendi spirtüel başarılarıyla dalga geçmeyi tercih ederler.

“Kendinize ilk kez gerçekten gülebildiğiniz gün büyümüşsünüzdür.” der, beyaz perde efsanesi Ethel Barrymore. Doğru, gençler kendi zayıflıklarıyla eğlenmezler – kozmik şakayı anlamazlar. Ciddi, hatta huysuz olmanın onları daha çekici yapacağını düşünürler. Doğrudur da, bir barda kendi başına oturmuş, keyifsiz görünen biri, yalnız kalpler tarafından, herkese içki ısmarlayan, sırıtan bir aptaldan daha fazla puan toplar.

Öyle görülüyor ki, neşe sonradan kazanılan bir tat. Eski resim ustalarının hiçbir zaman gülen hatta tebessüm eden insanların resimlerini yapmadıklarına dikkat ettiniz mi? Müzelerimiz asık suratlı görünmek için elinden geleni yapan genç erişkin portreleriyle doludur. Herhalde, sağlık koruma kurumları ve antibiyotik öncesi zamanlarda mizah duygusu geliştirmek için çok az kimse uzun yaşayabildi. Neşe, ziyafet sofralarına sınırlı kalırdı, şarhoşluk mazereti olduğunda, yüksek ruhlarda olması kabul edilebilirdi. Fakat o zaman bile, hanımların hiç bir zaman kıkırdadığı düşünülmezdi. Erkekler, belki de doğru bir şekilde, açıkça gülen bir kadının kendilerine güldüğünü sanırdı.

Avrupa’da Rönesans sırasında, puritanism yükselişteyken çok fazla mutluluk uygunsuz olarak görülürdü. Kahkahaya hastalıkmış gibi muamele edilirdi. Neşeye yatkın insanlardan bazen sabah akşam 3 gram kan akıtılırdı, kıkırdamak ya da şaka yapmak için çok zayıf düşürülene kadar.

Günümüzde ise diğer uçtaki aşırılığa kaçıyoruz. Komedinin mucize bir ilaç olarak çığırtkanlığı yapılıyor. Araştırmalar iyi bir gülüşün afyonları serbest bıraktığı ve kan akışındaki enfeksiyonla savaşan protein miktarını arttırarak bağışıklık sistemini güçlendirdiğini gösteriyor. Öylesine ki, doktorlar  reçeteye ağrı kesici yerine  mizah yazmaya özeniyor. ‘I Love Lucy’yi iki kez izle ve sabah beni ara.’

Neşe tıp mesleğinin buyur ettiği bulaşıcı bir hastalık. Ustaca kıkırdanmaya yönlendirilince halk sonuçta ister istemez kendini daha iyi hissediyor. Bazen sahte gülüş ve konserve kahkaha da işi bitiriyor. Doktorlar şimdi hastalarının iyileşmesini hızlandırmak için hastaya karşı neşeli tutum alma  yönünde yüreklendiriliyor. Hastane ve kliniklerde işi neşe yapıyor.

Kahkahanın iyileştiren gücünü benimseme –özellikle kendimizde- hem gerçeği hem abartıyı, hem neşeyi hem mutsuzluğu, hem başarıyı hem de başarısızlık gerçeğini kabul edebilenler içindir. Kendi durumunuzda ise mizahı, doğuştan gelen çelişkilerinizi teslim etmedikçe göremezsiniz –belli ki atalarımızın yapılmasını güç bulduğu birşey.

Çelişki olduğunda tartışma vardır. Günümüzde kimse kahkahanın ömür mü uzattığı ya da tersini mi yaptığı konusunda anlaşmış değil. Gerçekten de yaşlanma hastalıkları gülerek uzaklaştırdığımız bir neden olabilir mi? Çünkü ne kadar yaşlanırsak  kendimizle dalga geçememiz o kadar olası, yaşlandıkça daha iyi hissettiğimizi çıkarsayabiliriz.

Mutluluğu arama

İnsanların kahkaha üzerinde bir tekeli var. Melekler gülmez, hayvanlar da.  Öte yandan şeytanlar, mutluluğun bir ayrıcalık, bir hak olduğunu iddia eden çabalarımız için dalga geçip, bize gülmeye can atarlar. Kıs kıs gülen şeytanlar bilirler ki, yaşamdan daha çok doyum bekledikçe, hayal kırıklıklarına uğramamız daha olası.

Rüyalarımız ve umutlarımız genellikle saçma. Ancak, eğer biz mutluluğun, geçici yararları için değil de onu elde etme gayretinin zevki için peşinden gidersek son bir kahkaha atabiliriz. Bunu yapabilenlere sorun, size söyleyeceklerdir: Hiç bir zaman tepeye ulaşma yolunda oldukları kadar mutlu olmamışlardır.

Gerçek mutluluk gibi, gerçek mizah da son cümleden önceki cümlelerdedir. “Gerçek bir komedyen  ağzını açmadan önce sizin ona gülüp gülmediğinizden anlaşılır.” diyor drama eleştirmeni George Jean Nathan.

İlk gülüşünüzü yapın, son gülüşünüzü de yapacaksınız. Zarfı açmadan önce kendinizle dalga geçin. Kabul ediliş konuşmanızı yapmadan önce. Kapınızın önüne limuzin gelmeden önce. Nikaha gitmeden önce. Perdeler kalkmadan önce. Toplantıdan önce. Üçlü aynaya bakmadan önce. Yıldız falınızı kontrol etmeden önce. Misafirleriniz gelmeden önce. Ve bunda bu kadar komik olan ne diye sormak zorunda kalmadan önce.

Kahkaha fırsatlarına hazırlıklı olun. Bütün dünya bir sahnedir, der ozan. Diğer büyük komik Charlie Chaplin, açıklar: “Bir komedi yapmak için bütün gereksinimimiz bir park, bir polis ve güzel bir kızdır.”

The Best of Mae West

Otuz dokuz yaşındayken Mae West bir Hollywood filminde ilk kez bir konuk sanatçı olarak göründü. Şimdi klasikleşmiş bir sahne için kendi satırlarını yazdı: “Oh ne iyi, harika mücevherler,” dedi, vestiyer görevlisi kız. “Mücevher hediye edilmenin iyi biri olmakla hiç bir ilgisi yok, tatlım.” Pek az kadın onun kadar espirilidir. İşte, onun en ünlü nükteli sözlerinden örnekler.

“Bütün erkekler beni korumak istiyor. Ama, neden koruyacaklarını anlamıyorum.”

“İyi olduğumda çok, çok iyiyim, fakat kötü olduğumda daha  iyiyim.”

“Çok fazla iyi, harika olabilir.”

“Önemli olan hayatımdaki erkek değil, erkeğimin içindeki hayattır.”

“Hata yapmak insan, affetmek tanrı içindir.”

“İncelenmek dikkati çekmemekten daha iyidir.”

“Kadınlar yanlışa saptığında erkekler de hemen arkalarından  sapar.”

“Temiz kalmak durumunda komik olmak zordur.”

“Yalnızca iki çeşit adamı severim: Amerikalı ve diğerleri.”

“Öyküyü kendim yazdım: itibarını kaybeden ve asla onu asla aramayan bir kız    hakkında.”

10. ve Son Bölüm Burada

*Veronique Vienne,  The Art of Growing Up. The simple ways to be yourself at last.

 

 

“Çünkü bazı şiirler bekler bazı yaşları.”
~ Behçet Necatigil