Jean-Louis Fournier (*) anlatıyor:

“Benim büyükbabam öldü, dedem öldü, babam öldü.

Sanırım bu kalıtsal.”

………

“Elli yaşıma kadar yaşımı söylemekten hiç çekinmedim. Sonraları kıvırmaya başladım.

İnsan yaşını söylemeli mi?

Evet, hiç ayıp değil. Yaşlıysanız bu sizin suçunuz değil.

Galiba itiraf edilirse hafifletici nedenlere hakkınız var.

Çok genç görünürken eğer yaşınızı itiraf ederseniz size aynı şekilde bakılmaz; genç görünürken bir ihtiyara dönüşürsünüz.

Kişi olarak yakın incelemeye alınırsınız ve üzerinizde zamanın izleri aranır. Alınan önlemlere rağmen bulunur da.

Mutlaka bir ipucu, bir ayrıntı vardır; çene altında titreyen bir kırışıklık, harekette bir belirsizlik, beyaz bir kıl, elin üzerinde kahverengi bir leke…

Kendinizi gençleştirmektense, yaşınızı yalanlamaktan vazgeçip ihtiyarlayın. Artık yaşlı olduğunuzu söylemek için henüz genç olmanızdan yararlanın.

Gerçekten yaşlanınca bunu söylemenize gerek kalmayacak.

Kendiliğinden görülecek…”

(*) Jean-Louis Fournier:  “Son siyah saçım ve ihtiyar delikanlılara bazı öğütler”, YKY Yayınları, 2012

Teşekkürler Ertuğrul Özkök!

“Yaşlanmaktan şikayet etmeyin, pek çok kişi tarafından inkar edilen bir ayrıcalıktır o.”
~ Anonim