I. YAŞAMIN UZAMASI

Çocukluğumdan beri yaşamın uzamasıyla ilgilenirim. Önemsediğim şey temelde teknik: diyet, egzersiz, CPR, besin desteği ve kryoniks*. Yaşamın arzu edilir bir şey olduğu konusunda herhangi birini ikna ettiğimi hatırlamıyorum, iknadan çok açıklama amacıyla yazıyorum.
Yaşam uzamasını tartıştığımda, bir insanın geriatri hastası olduğu dönemin uzamasından söz etmiyorum –uzamış gençliği kastediyorum. En kötüsüyle, bir insanın 70 yaşına geldiğinde, 30’undaki, 150’sinde, 70’indeki yapıya sahip olması anlamına gelen. En iyisiyle, gençleştirme ve yaşlanma sürecinin yok edilmesi anlamına gelen. Yaşlanma bir hastalıktır ve büyük bir olasılıkla potansiyel bakımdan tedavi edilebilir bir hastalık.

II. YAŞAMIN ANLAMI

Ve felsefi açıdan soruyla ilgili bir sorun vardır. Felsefe gerçekleri ve değerleri birbirinden ayırır. Gerçekler “Yağmur yağıyor” ve “Su 100 derecede kaynar” gibi ifadeleri kapsar. Değerler “Muz severim”, “Seninle evlenmek istiyorum” ve “Ozonun atmosferden kaçmasını durdurmak için bir şeyler yapılmalıdır” gibi ifadeleri harekete geçirir. Değerler estetik, motivasyon ve duyguyla -canlı organizmaların nitelikleri- ilgilidir. “Evrenin amacı nedir?” ya da “Yaşamın amacı nedir?” gibi sorular ancak zeki varlıklar, varlık grupları ya da (belki) doğa üstü varlıklarca yanıtlanabilir. Yalnızca canlı varlıkların amacı vardır. Ve sonunda, bir yanıt bulma amacıyla birine “Yaşamın amacı nedir” diye sormak, kendi kontrolünden vazgeçmek ve “Yaşamım konusunda senin amacın nedir” diye sormaktır.

Dolayısıyla, birinin hatta tüm insanlığın hayatta kalması bazı somut nedenlerle fark yapıyorsa bunu sormak anlamsızdır. Tanrı benzeri bir varlık insanlığın değeriyle ilgili yargılama yapıyor olabilir, fakat fiziksel evren böyle yargılamalarda bulunmaz. Yargılamalarda bulunan ve amacı olanlar canlı varlıklardır ve ender olarak da oy birliğiyle.

Yargılamalar ve amaçlar yalnızca canlıların nitelikleriyse, kimin amacı en önemlisidir? Hükümetin mi? Annenizin mi? Kendinizin mi? Son yanıt bencilce görünebilir, ister kabuledin, ister etmeyin, hangi amacın sizin için en önemli olduğuna -diğer herhangi birinin en önemlisine karşıt olsa da ki tek alternatiftir- karar vermede son sorumluluk sizindir. Bu sorumluluğu biliçli ya da bilinçsizce başkasına bırakmak zordur –diğerleri genellikle bırakılmasını kolaylaştırsa da hiç kimse bu sorumluluğu gerçekten sizden alamaz. İnsanlığın süregelen kurtuluşu sizin için ne kadar önemli? Ülkenizin süregelen kurtuluşu sizin için ne kadar önemli? Arkadaşlarınızın ve ailenizin süre gelen kurtuluşu sizin için ne kadar önemli? Ve canlı kalmanız sizin için ne kadar önemli ve ne kadar uzun yaşamak isterdiniz?
İntihar danışmanlığı temelde yaşamın değeri hakkında karar verememiş olanlar içindir. İntihar danışmanı hayatın potansiyel zevklerini hatırlatmak ve bu konuda bilgilendirme ya da acı ve depresyonu sonlardırmak için yollar önerme girişiminde bulunabilir. Ancak yaşama isteği olmayan bir insanın genelde yaşamak için bir sebep bulma motivasyonu da yoktur. İntihar danışmanı yaşamı doğal olarak olumsuz bir şey olarak deneyimleyen birisini değiştirmede ümitsizdir. Anlamlı olabilecek amaçlar ve değerler bulmada ümitsizdir. Çok değilse de bir çok kişi fiziksel ve duygusal acıyı durdurma aracı olarak ölümü seçer, özellikle de acı yoğunsa ve sonuç kötü olacak gibi görünüyorsa.

III: YAŞAMAK İSTİYORUM
Bence, kendi yaşamlarının uzamasına ilgisiz insanlarla yaşamın uzamasının değerini tartışmak büyük ölçüde intihar danışmanlığı gibi. Yaşam ilişkin olumlu tutumumu, tutumu olumlu olmayan insanlara tercüme etmekte kolay bir yol görmüyorum. Eğer bir insan yaşama değer vermiyorsa ya da yaşamın değerinin bir bitiş tarihi olduğuna inanıyorsa konunun tartışma dışı olduğuna inanmaya başladım. İletişim zorluğunu kastediyor değilim, fakat benim için anlamı olan birşeyin başkası için bir anlamı olmayabileceğini kastediyorum. Ben çilek severim, o vanilya. Ben bin yaşına kadar yaşamayı isterim o beş yıl daha yaşamış yaşamamış, aldırış etmez. Kişisel tercihler.

Bin yıllık bir ömürle ne yapardım? Herhalde bir kısmını daha uzun yaşamak için bir yol bulmaya çalışmakla harcardım. Bunun dışında da yapacağım şeyler yok değil. Kitaplığımdaki konumla ilgili istediğim kitapları okumak en azından 200 yılımı alırdı. Matematik, fizik ve kimyada ihtisas kazanmak isterdim. Tıp öğrenmek ve uygulamak isterdim. Hukuk sistemini anlamak ve avukat olmak isterdim.

Marangozluk, sıhhi tesisatçılık ve elektrikçilik hünerlerini elde elmek – ve ev yapmak isterdim. Üretici işlere başlamak ve çalıştırmak için endüstri dizayn ve fabrikasyon, bilgisayarlar ve biyoteknolojide ustalaşmak isterdim. Finans imparatorlukları kurmak isterdim. Müzik aletleri çalmayı öğrenmek ve müziğin dünyalarını keşfetmek isterdim. Sosyal deneyler için topluluklara katılmayı ve düzenlemeyi öğrenmek isterdim. Büyük kitaplar yazmayı isterdim. Deneysel bilimsel çalışmalar yapmak isterdim. Dünya gezegenini gördüklerim, işittiklerim, kokladıklarım ve dokunduklarımı kavramak ve değerlerini bilmek için yeterince derin bir flora, fauna, jeoloji bilgisiyle araştırmak isterdim. Yabancı diller öğrenmek, farklı ülkelerde yaşamak, çalışmak ve diğer toplumların yaşamı, tarihi ve kültürleri hakkında doğrudan fikrim olsun isterdim. Ve kendi sevgilerimi, nefretlerimi, korkularımı ve neşelerimi sonuna kadar yaşamak isterdim. Aşkı, benim aşk için kapasitemi ve aşk ve cinselliğin sınırsız gizemini derinliğine anlamak isterdim. Ancak, uzamış yaşamımla yapacaklarımı ne yapacaklarını bilmeyenlere anlatmak onları tatmin etmez. Yaşama arzusunun arkasındaki itici güç yaşama isteğidir. Uzamış yaşamı uzamış sıkıntıyla eşitleyen biri için olasılı yapılabilecekler listesi yalnızca yapılması gereken sıkıcı işler listesi olarak görünecektir.

Dünyanın hareketsiz kalacağını sanmıyorum. Hızlanarak artan bir teknolojik gelişim dünyasında birçok heyecanlı değişiklik olasıdır. Benjamin Franklin geleceği görebilmek için kimyasal olarak korunmayı çok istediğini yazmıştır. Ancak ben bu yaşamımda yalnızca gelecekteki teknolojik bir cennetin ümidiyle yaşayacak bir insan değilim. Ben, tam şu andaki yaşama hevesliyim. Şimdiki dünya öylesine harika, fırsatlarca öylesine zengin hazinelerine sahip ki, geleceğin olasılıkları içindeki en kalıcı ilgim yaşamın uzaması olanağıdır.

Dayanma arzumun yalnızca yeni şeyler öğrenme ve yapma isteğine bağlı olup olmadığından bile emin değilim. Bin kez bir çiçek koklasam, bir çilek yesem, bir şarkı söylesem, bir yanak öpsem bunların her biri ilk seferdeki kadar harika olabilir. İnsanlar ölümden korkup korkmadığımı soruyorlar. Bence bu soru bir oyun. Çok sevdiğim birinin ölümünden korkarım. Evet, ancak korku sevdiğim birinin değerli yaşamının olasılı kaybı hakkında nasıl hissedeceğimi temsil etmede yanlışa götürecek bir yol. Yani, o benim kendi hayatım. Kayıp kayıptır, yalnızca kayıp korkusu değil.

Ben, uluslararası ömür uzaması taraftarları ve krayonistler topluluğunun bir parçasıyım. Yaşam araştırmasında onlar benim arkadaşlarım ve müttefiklerim ve bu değerli ve büyüleyici insanların paylaştığımız amaca ulaşabilmeleri için çok çalışıyorum. Başarırsak yalnız olmayacağız.

İnsanlar bana niçin sonsuza kadar yaşamak istediğimi sorarsa, ben onlara neden ölmek istediklerini sorarım. Bu hileli bir yanıt değil – benim şaşırtmam da onlarınki kadar samimi. Yalnızca birçok insanın ne yazık ki sıkıcı, depresif ya da acılı hayatlar yaşadıklarını -ve umutsuzluğa kitlenmiş olduklarını ve herşeyin daima değişebileceğini düşünebilirim. Birçok insan toplumun programladığı amaçlarını (eğitim, evlilik, aile, kariyer ve emeklilik) tamamlar ve sonra ölmekten başka yapacak hiç birşey kalmadığını hisseder. Neden hayal gücüleri ve istekleri bu kadar az? İnsanların yaşlanma ve ölmeye, bilim bunları önlemek için bu kadar büyük adımlar atarken ve keşfedilecek ve deneyimlenecek öyle sınırsız heyecanlar kaynağı varken, neden bu kadar razı olduklarını anlayamıyorum. Hala insanlar bana “neden” diye soruyor, yaşadığım için bir doyum ve tamamlanma bulamıyorum. Neden iyi bir şeyin bitmesini isteyim? Akıl almaz bir farklı tutum uçurumu var.

Çok insan gençleştirme ve daimi gençlik için mevcut potansiyele inanmıyor. Hayatı boyunca küçük bir çiftçi olan yaşlı bir akrabam son yıllarını verandasında “Sen ve ben gençken Maggie” adlı şarkıyı dinleyip ağlayarak geçirdi. Çok çalışmayla geçen gençliklerinde en mutlu çift olarak tanımlanırlardı. Çöken beden ve zihinden dolayı daralan fırsatlar gelişme ümidinin olmadığı, yaşam hevesi üzerine yıkıcı etki yapar. Yaşlanma ve hastalık başlarına geldiğinde çok fazla yaşam uzaması taraftarının yaşamak için mücadeleye ilgilerini kaybettiklerini gördüm. Yaşam kişisel olarak anlamlı fırsatlar algısı ve onları elde etme kapasitesi olduğunda gelişir. Ölümün sunacak hiçbir şeyi yoktur ama yaşam iyidir. İnanıyorum ki, yaşlanmanın babamın zihni ve bedenine yaptığı hasar derecesinin utancı onun yakılma isteğini arttırdı. Ruhen hala bir çocuk olduğunu hissediyordu ve bütün bu yılların nereye gittiğini anlayamadı. Kaybettiklerine üzüldü ve ümitsizdi.

Gençlik enerjisi genellikle insanın kendisini dünyadakabul ettirmesi için harcanır, çiçekleri koklamak için çok az zaman kalır. Gençlik bize bilgelik eksikliğinden dolayı yakalayamadığımız birçok fırsat sunar – bilgelik geldiğinde de sonsuza kadar kaçmış görünen birçok fırsat. Yaptığım şeyler için pişmanlıklarım var ama yapmadığım şeyler için pişmanlıklarım daha fazla. Bütün yanlışlarım felaket “öğrenme deneyimleri”. Yaşlanma ve ölüm olmasaydı her şey iyi olurdu. Yaşamımı ve yaşam tarihimi seviyorum. Yaşlanma ve ölüm olmasaydı bütün yanlışlarım yalnızca bilgeliğe ve tamamlanmaya giden bir yol olurdu. Yaşlanma ve ölüm yaşam derslerimin, deneyimlerimin ve fırsatlarımın değersiz bir kayıp olduğu anlamına geliyor. Bu trajediyi önlemek için gücümün yettiği herşeyi yapacağım. Gençleştime programıyla, yıllarımızı gençlik kayıplarına yas tutarak geçirmemiz gerekmiyecek. Yüz yıllık bir yaşam aralığı bile yaşam deneyimi için çok kısa. Binlerce yıl – en azından olabildiğince uzun- yaşamak istiyorum.

Yaşam uzatma teknolojisi 50 yıl içinde biyolojik yaşlanmanın önlenebileceği ve tersine çevrilebileceği hızda pekala ilerleyebilir. Bu doğru çıkarsa, yalnızca sağlığıma ve güvenliğime dikkat ederek ve mevcut en son yaşam uzatma gelişmelerini takip ederek yaşlanarak ölmekten kaçınabilirim. Tek ölüm tehlikem kaza ya da cinayetten dolayı olursa, ömür beklentim 600 yıl (eğerniyet ettiğim gibi dikkatli olursam 1000 yıl) olurdu. Her olasılığa karşı kryonik düzenleme yapabilirim. Ölümden sonra kryokorunma, olabilecek ikinci en kötü şey. En kötüsü ise kryokorunma yaptırmaksızın ölmek.

IV. YAŞAMAYI İSTEMEK BENCİLCE Mİ?

Ancak, gerçekten parayı kryonikse harcamak evlere ve arabalara harcamaktan daha mı kötü? Gerçek “özveri” aslında, var olan bütün parayı açlıktan ölen Üçüncü Dünyaya yollamak için, herkesin kendini mümkün olduğunca çok para kazanmaya adamasını ve çocukları, hayvanları, yeni elbiseleri, kozmetikleri şık yiyecekleri, kitapları, hobileri, tatilleri, her türlü eğlence şekillerini vb. unutacağı bir keşiş hayatı yaşamasını gerektirir.

Fazlasıyla kalabalık dünya bakışının gerektirdiği özveri çeşidi mantıklı sonucuna kadar götürülürse oldukça zevksiz görünebilir. Gelişmiş bir ülkedeki böbrek diyaliz makinasına bağlı bir hasta ya da pahallı bir AIDS terapisi açlıktan ölen birçok üçüncü dünya ülkesi çocuğunu kurtarabilecekken kaynakları bencilce tüketmektir. Gelişmiş ülkelerdeki düşkün yaşlılar gelişmemiş dünyadaki sıkıntı çekenlere gidebilecek kaynakları tüketiyorlar. Sanki aldığımız her soluk birine soluk verecekmiş gibi. Bu bakış açısına göre, dünya bir gemidir ve “hepimiz öldür ya da öl” senaryosuyla yüz yüzeyiz ve burada her hangi birinin yapabileceği en asil şey başkalarına yer açmak için intihar etmektir. Dolayısıyla, yaşama değerli değil ama son derece ucuz birşeymiş gibi bakan “humanitarian” bir yaklaşıma kalıyoruz. Bu gerçekten humanitarianism mi? İnsan yaşamını uzatacak kalp pili ya da kanseri tedavi etme gibi tıp keşiflerine karşı çıkmak humanitarianlık mıdır? Yaşlanmanın bir sosyal çöplük olma süreci olduğuna inanmak humanitarian mıdır? Yüz yıl önce Kuzey Amerika’da ortalama insan ömrü bugününkünün hemen hemen yarısı kadardı. Hayatta kalma girişimlerine anti sosyal bir hareket gibi bakan humanitarianism hakkında sorgulanacak şeyler var.

Fazla nüfus sorunu insanların sıkıntı çekmesinin bir nedenidir –ve asıl darbesi yakın geçmişte Üçüncü Dünya insanları tarafından yaratıldı. Ne yazik ki, Üçüncü Dünya ülkeleri hemen hemen hep ekonomik teknolojik gelişim temellerini engelleyen militer diktatörlüklerdir. Dahası, Gelişmemiş Dünya insanları için mümkün olduğunca çok çocuk sahibi olmak bir hayatta kalım stratejisidir, çünkü ne kadar çocuk yaşarsa ebeveynler o kadar varlıklı olur.Sri Lanka’lı bir adam bir zamanlar bana “Çocuklar zenginliktir” demişti. Gelişmemiş ülkelerde eğitime ya da doğum kontrol hapına erişim imkanı olmayan kadınlar için büyük bir aile sahibi olma dışında herhangi bir kariyeri tercih etmek zordur. Dünyada çocukların üçte biri istenmeden doğuyor. Bazı ülkelerde nüfusun %2’ den azı doğum kontrol hapı kullanıyor. Gelişmiş ülkelerden gelen yiyecek, para ve ilaç sıkıntının bir kısmını geçici olarak azaltabilir fakat problemin köklerine inmez. Aslında, daha fazla açlık çeken insana yol açar.

Çocuklarına bakamayacak insanların katlamalı nüfus artışı çözülmesi gereken bir problemdir –insan ömrünün niteliğinin ve niceliğinin artmasından kaynaklanan çizgisel nüfus artışı değil. Çoğalmasız, sonsuz gençlik dolu hayatta sıfır nüfus artışına yol açar. Bir insanın bir çocuğunun olduğu (bir çifte iki çocuk) sonsuz yaşam çizgisel nüfus artışıyla sonuçlanır. Sonsuz yaşam olmaksızın bile her çiftin dört yaşayan çocuğu olursa nüfus katlamalı (ikinin katları olarak) artacaktır. Çözülmesi gereken asıl sorun katlamalı nüfus artışıdır, yaşam uzaması olsun ya da olmasın.

Pratikte çok az insan kryokorunmaya ciddi bir ilgi göstermektedir. Bu böyle devam ederse de nüfus artışı problemi üzerine ciddi bir etkisi olmayacaktır. İnsanın sıkıntı çekmesine yol açan temel problemleri çözebilecek insanlar bakımından dünyanın nüfusu çok yetersizdir. Çok miktardaki temiz ve ucuz enerji kaynaklarını ortaya çıkaracak insanlar, ekonomik büyümeye yol açacak sosyal koşulları yaratacak insanlar, insanlara nasıl üretken olunabileceğini öğretecek insanlar, yardım yollarını bulabilecek insanlar bakabilecekleri kadar çocukları olan ebeveynler olacak. Her insanın dünyanın zenginliğine yaratıcı katkısı olma – boşaltma değil- potansiyeli olduğunda, nüfus artışı sevilecek, korkulmayacak ve insanlar için yaşama değer vermek ve taktir etmek daha kolay olacak. (ABD’nin kuruluşunun ilk öncü günlerinde çok çocuğu olan bir dulun, ekonomik bir varlık olduğu için, peşinden koşulurdu.)

Uzamış ömürlü insanlar dünyayı ve çevreyi geliştirmek için daha fazla güdüye sahip olacaklar, kısa vadeli düşünmemenin sonuçlarının etkileri ortaya çıkacak. Yaşlanmayan beyinlerin, günümüzde senilite ya da “doğal” ömür nedeniyle kaybolan, bilgelikleri biriktirme fırsatı olacak. Genellikle, insanlığın gelişebilmesi için, katı, yaşlı beyinleri, işgal ettikleri kilit pozisyonlarından almak için ölümün gerekli olduğu tartışılır. Ancak teknoloji yaşlanmayı yok ederse zihinler katılaşmadan ya da esnekliğini kaybetmeden büyümeyi sürdürebilir. İnsanlığın gelişimi herkesin ölümüne bağlı olmaz – ve olsaydı bile insanların ölümünü kutlamazdım. Türümüzün gelişimi bütün üyelerinin, ben dahil, kurban edildiğini görmek istediğim bir kutsal kurban taşı değildir!

Gençlik dolu, canlı zihinlerce yüzlerce yılda biriktirilmiş bilgelik, insanlık için varolan en değerli kaynaktır. Yaşamış olan her insana ulaşmak, onlardan içinde bulunduğumuz dünyayı, onun nasıl geliştiğini öğrenmek ne harika bir kaynak olurdu. Ne kadar alçak gönüllü olursa olsun, her insan, bir ömür boyu benzersiz deneyimler ediniyor.

Çevre kirliliği ne olacak? Kirliliğin büyük bir kısmının sebebi teknoloji olabilir, fakat kirliliği yok edenteknolojilerin büyük bir geleceği var. Bir gün nanomakinalar dünya atmosferini yıkayacak. Füzyon enerjisiyle şarj olan pillerle çalışan elektrikli araçlar temiz bir teknoloji. Aslında, yaşlı bir insan bir keresinde bana büyük kentlerin şimdi, ısınma için yaygın olarak kömürün kullanıldığı 80 yıl öncesinden, çok daha temiz olduğunu söyledi.

Olabildiğince uzun yaşama isteğine insani olmayan bir istek olarak bakmak gerekmez. Bir bilgisayara yüklemek mümkün olsa, bilgisayar devrelerinin mikronizasyonu milyarlarca zihnin oldukça az enerji tüketirken nisbeten küçük bir bilgisayar alanında yaşaması anlamına gelirdi. Sınırsız uzunlukta yaşama isteğinin yargılanacağı son kriter eğer maliyet ise bu isteğin bencilce olmadığı düşük bir maliyet var mıdır? Cryonicler günümüzde pahallı, çünkü nisbeten az sayıda insan bu yolu seçiyor. Eğermilyonlarca insan cryokorunma yaptırsaydı bu ölçek maliyeti çok düşürürdü (sıvı nitrojen pahallı değil).

V. GELECEK KORKUSU

Yeniden canlanma için duygusal tesvikler de var. krayokorunmuş son insan en gelişmiş teknolojiyle korunacak ve bunlar ilk önce canlandırılacak. Sevdikleri bir çok insan ve arkadaşları hala yaşıyor olacak. Bir kez yeniden canlanınca cryokorunmuş arkadaşlarını ve sevdiklerini yeniden canlandırmak için güçlü istekleri olacak. Kişisel bağlantı zinciri akrabaları, arkadaşları ve hatta geçici arkadaşları bile yeniden canlandırmak için zamanda geriye ulaşacak.

Gelecek, teknik olarak öylesine gelişmiş olacak ki, biz uyum sağlama ya da üretken vatandaşlar olmada yetkin olamayacağız? Amerika’ya göçenlerin çoğu Taş Devri koşullarından geldi, buna karşın çok etkileyici mükemmellikte uyum sağladılar. Aristo, Leonardo da Vinci, Benjamin Franklin ya da Madam Curie gibi insanların hayata geri getirildikleri taktirde modern dünyamıza kolaylıkla ve zevkle adapte olamayacaklarına inanmak zor. Aslında yüz yıl öncesine bile adapte olmakta problemleri olabilecek fiziksel ve zihinsel özürlü birçok insan dünyanın daha kullanımı kolay bir yer olduğunu görecek. Özürlüleri yetkin kılmak için bilgisayar destekli açıklamalar ve teknoloji yardımcı olamaz ama geliştirir. Böyle gelişmiş yetkin kılan teknolojiler geleceğe olan uyumumuzu kuşkusuz heyecanlı bir macera haline getirecek. Uyumumuzu ve gelişmemizi daha yetkin kılacak, entellektüel gücümüzü arttıracak teknolojiler olabilecektir.

Karabasanımsı, berbat gelecek vizyonları bana olasılı görünmüyor. İnsan yaşamı problem çözümünü gerektirir ve yaşamın gelişimi her çeşit probleme çözüm bulmaya yol açar: teknik ve bilimsel olduğu kadar sosyal, psikolojik, politik ve ekonomik. Paranoyid korku dışında, krayokoruma sonrası yeniden canlandırılacak insanları esir etme ya da onlara işkence etme özel isteğine sahip insanlardan oluşan totaliter bir gelecek inancını ne doğrulayabilir? İnsanlık tarihi daha az zalim ve daha çok korumacı insanlarla ilişkilidir.

Eğer dünyanın geleceği çok ilerlemiş bir dünya teknolojisi değilse, yaşama geriye döndürülmeyeceğiz. Eğergelecek, ileri bir teknolojik topluluğa gelişecekse niye soğuk ve sevgisiz bir yer olsun ki? Teknolojinin yardımıyla günlük yaşamın zamanı sömüren angaryalarından özgür olarak insanlar en içsel varlıklarını ve diğerlerinin de en içsel varlıklarını keşfedecek zamanı ve kaynakları bulacak. Hayal edebileceğimizin ötesinde kendini anlama, tutku, mahremiyet ve yoğun kişisel doyum mümkün olacak. Geleceğin dünyasında değerli çiçeklerin yetiştirildiği gibi sevgi yetiştirilecek. Dünya muhteşem görkem bahçeleri gibi sevgiyle çiçeklenecek. Sürdürülen gençlik içinde, güzellik ve canlılık en derin rüyalarımızı keşfetmemizi ve gerçekleştirmemizi mümkün kılacak.

Yaşamları maddesel ve duydusal olarak zenginleşmiş insanlar diğer insanlara daha fazla ilgi gösterir… Sıkıntı çeken diğer insanların rahatsızlığı azalınca yaşamdan daha çok zevk alınacak. Daha nazik, daha ince ve daha sağlıklı bir topluluk yeniden canlandırılan bir insanı bir genç ailenin yeni gelen bebeği karşıladığı gibi karşılar…

Kuşkusuz, içsel potansiyellerimizin gelecekteki gelişimiyle de sevdiklerimizin bize katılmasını çok isteriz. Yaşam sevgisi sevilenlerin yaşamasını desteklemeyi gerektirir. Fakat belirli özel bir insanın varlığı olmaksızın sevgi imkansızdır inancı yanlıştır. Sevgi otlar gibi mevsimliktir ancak sevgi potansiyeli sınırsızdır. Herhangi bir özel insanın sevilebilirliliğinin benzersizliğine karşın kendi benzersiz sevilebilirlik niteliği olan diğerleri her zaman bulunabilir. Sevilen birinin kaybı bir boşluk yaratır, ancak aynı zamanda yeni ve farklı bir sevgi için de yer açar. Geleceğin teknolojisi bedenlerimizi hastalıksız, güzel, sürekli genç ve her zaman olduklarından daha canlı yapacak. Görsel keskinliğimiz, işitmemiz, diğer duyusal yeteneklerimiz bugün için “normal” olanın çok üstünde olacak. Ulaşım, iletişim, inşaat, keşif ve eğlence için fantastic teknolojilere erişimimiz olacak. Hem çalışma hem de eğlenmeyeteneklerimiz konusunda çok yetkin kılınacağız. Üretme kapasitemiz sınırsız olacak ve her birey günümüzde “imparatorluklar” olarak adlananı çaba harcamadan inşa edebilecek. Kendi düzenlediğimiz fauna ve florayla çevrili kendi malikanelerimizi yaratmaya yetkin olacağız. Hayatımızı insanlarla, kahkahayla ve keyifle doldurmaya yetkin olacağız ya da sonsuz doğal ortamlarda okyanusal barışı ve yalnızlığı deneyimleyeceğiz. Ucuz uzay yolculukları güneş enerjisine ve belki içinde yayılacağımız gezegenlerarası uzayın büyüklüğüne erişimizi sağlayacak. Bir çok insan yıldızlara gitmek isteyecek.

“Yaşlanma” adı verilen hastalığın tedavi edilmesinin ve şimdiki teknolojiyle kryokorunmuş insanların sonunda yeniden canlandırılabileceğinin bir garantisi yok. Hiç bir insan çabası %100 başarı kesinliği getirmez. Ancak eğerçıkarlar yüksekse (örneğin, hayatta kalım) alçak gönüllü bir başarı olanağı bile değerli hale gelir. Bazı insanlar geleceğin yaşanmak istenmeyecek bir yer olacağı konusunda sayısız nedenler tasarlayabilir –hayali anarşi, sıkıcı totaliterlik, baskı yapan yabancılık ya da dayanılamayacak yalnızlık. Ben yaşama değer verme, uyum sağlama ve hemen hemen her durumda koşullarımı geliştirmek için çalışma yeteneğime inanıyorum. Ancak diğer insanlar işler yolunda gitmediği taktirde intihar seçeneğinin bir avuntu olarak her zaman var olacağını hatırlamalıdırlar.
İnsanlık yok olacak mı? Böyle bir senaryo ani bir felaketi gerektirir. Kitle imha silahlarının toptan bir tükenmeye yol açmayacağına dair umutlar için şimdi iyi nedenler var. Mevcut sonsuz soğuk devasa kaynaklardan daha kirli ölümcül bir virus ortaya çıkarsa bu probleme yol açan bir etkisi olabilir. Ama teknoloji uzay yolculuğunu ve uzay yaşamını çok ucuzlatırsa bin yıllar içinde insanlığın yok olması çok zordur.

Günümüzde artmakta olan yaşam uzamasına olan ilginin gelişim hızından memnunum. Krayonikse olan ilginin büyüme hızıyla daha çok ilgiliyim çünkü bazılarımıza biyolojik yaşlanmanın artık normal insan yaşamının bir parçasının olmadığı zamana ulaşmak için gerekli olabilecek bir “ilk yardim”dır. Yaşam uzatma programına kryoniksin katılması kararı güven ve sağlık bilinçli yaşamanın daha alışılmış yöntemlerinin ötesinde büyük bir sıçrama gerektirir. Krayoniks ömür uzunluğunu büyük ölçüde uzatacak bir tıbbın ileri şekli olabilir. Krayoniksin karşıtı ya da sonunda ölümü önleyen bir araç değildir. Umarım yaşamları ve sevdiklerinin yaşamlarıyla derinden ilgili olanlar krayoniksin yaşam kurtaran potansiyeline ve diğer pratik hayatta kalım stratejilerine daha açık olmayı– dikkatleri fiziksel ölümsüzlük fantezilerine çekilmeden- giderek daha fazla öğreneceklerdir.

Ben Best, Why life extention or Why live at all?

*Krayoniks bir çok yaşlı ve ciddi olarak hasta insana açık olan tek yaşam uzaması seçeneği; önümüzdeki birkaç on yıl içinde gelişeceği beklenen terapiler için vakti olamayacak olanlara. Tıp teknolojisindeki ilerlemelerin, önünde sonunda tamamen tekrar yaşama ve sağlığa kavuşturacağı beklentisiyle insanları ve hayvanları klinik ölümlerinden hemen sonra düşük ısıda, biyolojik olarak değişmeyen duruma koymak. Geleceğin bilim adamlarının (büyük olasılıkla nanoteknoloji ve nanotıp kullanarak) sizi tekrar canlandırıp onaracağı umudunda olan küçük bir ckraonics endüstrisi var, ölünce bedeninizi dondurmak ya da sırlamak için. Krayoniks uygulaması başarı şansının bilinmediği devam eden tıbbi bir deney. Sorumluluk duygusu olan kryonistler kryonik askıya alımın entellektüel bir kumar olduğunu bilir. Şansı kesinlikle sıfırdan iyidir, bununla birlikte, bir şakacı “bu deneyde kontrol grubu iyi gitmiyor “demiştir. Bununla, yakılan, gömülen ya da başka şekilde defnedilenleri kastediyor. Herhangi bir mantıklı gelecek biliminin onları yeniden hayata döndürme şansı sıfır. Kryonik askıya alım, ne de olsa başınıza gelebilecek ikinci kötü şey.

“Gençlik doğanın hediyesidir. Yaşlanmak ise sanat eseri.”
~ Walter Wincher