süper

Süperasırlıklar 110 yaşına ulaşıp fit kalanlardır. Şaşırtıcı bir şekilde çoğu hiç hasta olmaz bazı kötü sağlık alışkanlıklarına karşın. Biliminsanları bütün işin genetikte yattığını söylüyor, bu da ömür uzatan bir gen terapisine yol açabilir. İşte süperasırlıkların insan ömrünü uzatma bakımından nasıl yardımcı olacağı.

Asırlıklar kuşkusuz ender ama süperasırlıklar çok daha ender.

Süperasırlık olmak için bir insanın 110 yaşına ulaşması gerekir. Ancak çok az erkek bu ileri yaşa ulaştığından onlar için 107 yaş belirlenmiş. Asırlıkların %85 kadarı kadın ve %15 kadarı erkek. Bununla birlikte süperasırlıklar arasında kadın egemenliği belki de %90 kadar yüksek.

Ender Bir Soy

A.B.D. de ve diğer sanayileşmiş ülkelerde asırlıklar yaklaşık 6.000 kişide bir oranında ortaya çıkıyor. İlginç olan bu oranın artıyor olması; 1994’te oran 10.000’de birdi, dolayısıyla asırlıklar toplumun hızlı büyüyen parçalarından biri. Günümüzde 54.000 dolayında asırlık yaşıyor A.B.D. de.

Ancak bunlardan yalnızca yaklaşık bir düzinesi 110 yaşına kadar yaşayacak ya da her 4.500 asırlıktan biri. Dünya ölçeğinde 110 yaşın üstünde yalnızca 65 birey var.

Süperasırlıkların ilk yürürlülük durumu 1960larda ortaya çıktı ve 1980lerin ortalarına kadar sayıları düzenli olarak arttı. Ve asırlıklar gibi onların da sayıları artıyor. Düşük ölüm oranlı ülkelerde bilinen asırlıkların şimdiki oranı 1970’lerde olduğundan yaklaşık on kat fazla.

sigara

Enerjik ve Sağlıklı

“Süperasırlıklar gerçekten özel,” diyor James Clement. “Yalnızca özel, koruyucu genlere sahip insanlar bu kadar uzun yaşama yeteneğinde.” Clement, süper asırlıkların araştırılmasına adanmış bir şirket olan Androcyte’ın  CEO’su.

Yakın zamanlara kadar uzun ömür üzerine çalışmalar nematod solucanlar ve fareler gibi kısa-ömürlü canlılar üzerine yapılıyordu. Öte yandan insan araştırmaları büyük ölçüde petri deney kaplarında büyüyen hücrelerle sınırlıydı. Clement ve arkadaşları Süperasırlıklar Araştırma Çalışması’nı başlattı, süperasırlıkları hastalıklardan koruyan ve onlara ölümlerinden çok kısa süre öncesine kadar neredeyse mükemmel yaşamlar sürmelerine izin veren genetik varyasyonları belirlemek için çalışan Androcyte fonlu bir girişim.

Gerçekten, süperasırlıklar yaşlanma için harika ve merak uyandırıcı modeller. Örneğin, 110 ve 114 yaşları arasında yıllık ölüm olasılığı değişmez olarak %50 –uzamış yaşamın bu en üst aşamalarında ölümün bir eğri çizmediği anlamına geliyor bu. Kesinlikle biyolojik düzeyde olan bir şeyler var.

Gerontologların ömür uzunluğunun bir insanın sağlık geçmişine bağlanabileceği anlamında söylemeyi sevdikleri gibi “Ne kadar yaşlanırsanız o kadar sağlıklı olursunuz,” Asırlıkların %15’inin yüz yaşında klinik olarak kanıtlanabilir bir hastalığı yok ve bunlara “atlatanlar” deniyor.” Yaklaşık %43’ü “erteleyenler” ya da 80 yaş ya da sonrasına kadar yaşla ilgili hastalığı olmayan asırlıklar. Ve onların %42’si de “sağ kalanlar” denenler ya da 80 yaştan önce klinik olarak kanıtlanabilir hastalığı olanlar.

Kuşkusuz süperasırlıklarla ilgili en dikkate şayan şey ikinci asırlarının oldukça ilerine doğru enerjik oldukları, hem zihinsel hem de fiziksel olarak; bazıları hiçbir zaman bir doktora görünmemiş.

Ultraasırlık. Dünyanın en yaşlı kişisi. 122 yıl, 164 gün yaşadı. 85’inde tekrar eskrime yapmaya başladı. 100 yaşına kadar bisiklete bindi. 121.yaş gününde bir rap albümü çıkardı. 121 yaşına kadar alkol aldı. 100 yıl sigara içti. Her hafta bir kilo çikolata tüketti.

Ultraasırlık. Dünyanın en yaşlı kişisi. 122 yıl, 164 gün yaşadı. 85’inde tekrar eskrime yapmaya başladı. 100 yaşına kadar bisiklete bindi. 121.yaş gününde bir rap albümü çıkardı. 121 yaşına kadar alkol aldı. 100 yıl sigara içti. Her hafta bir kilo çikolata tüketti.

110’dan 119 yaşına kadar olan 32 süperasırlıkla ilgili bir 2006 çalışması %41’inin minimal yardıma ihtiyaç duyduğu ya da bağımsız olduklarını ortaya çıkardı. Onların çok azı myokardial enfarktüs (%6) ve inme (%13) dahil damar ilişkili hastalık geçmişine sahipti. %22 kadarı yüksek tansiyon için ilaç alıyor, %25’i kanser (hepsi tedavi edilmiş!), diyabet (%3) ve Parkinson hastalığı (%3) geçmişine sahipti. Ancak osteoporoz (%44) ve katarakt (%88) geçmişi yaygındı.

Yarı ultraasırlık. Dünyanın en yaşlı erkeği. 115 yıl, 252 gün yaşadı. "Arkadaşlar, iyi bir püro, çok iyi su içme, alkol almama, olumlu tutum ve çok şarkı söyleme sizi uzun bir süre hayatta bırakacaktır.”

Yarı ultraasırlık. Dünyanın en yaşlı erkeği. 115 yıl, 252 gün yaşadı. “Arkadaşlar, iyi bir püro, çok iyi su içme, alkol almama, olumlu tutum ve çok şarkı söyleme sizi uzun bir süre hayatta bırakacaktır.”

Çoğu süperasırlığın yaşamlarını uzatmak için gerçekte özel bir şey yapmamış olması şaşırtıcı.

“Yaşam tarzı önemli bir unsur olarak görünmüyor,” Clement’in söylediğine göre. “Çoğu süperasırlık tüm yaşamları boyunca sigara ve içki içmiş, ama bu sağlıksız alışkanlıklardan görünüşte etkilenmemiş görünüyor. 107 yaşının üstünde pek çok kadın ve erkekle karşılaştım ve onların çoğu tüm yaşamları boyunca şaşırtıcı bir şekilde sağlıklıydı. Çoğu kendi başlarına yaşıyor ve kendi kendilerine bakıyorlardı. Bazısı, rastladığımız 111 yaşındaki bir Barbados erkeği gibi hayatının bir gününde bile hiç hasta olmamış ve pek azı bir hastalıktan rahatsızlanmış.”

En yaşlı Amerikan erkeği. Süperasırlık. 114 yıl, 205 gün yaşadı. 114 yaşına kadar günlük olarak beden eğitimi yaptı.108 yaşına kadar sigara içti. “Eğer zihninizi ve bedeninizi meşgul ederseniz çok uzun bir süre etrafta olursunuz."

En yaşlı Amerikan erkeği. Süperasırlık. 114 yıl, 205 gün yaşadı. 114 yaşına kadar günlük olarak beden eğitimi yaptı.108 yaşına kadar sigara içti. “Eğer zihninizi ve bedeninizi meşgul ederseniz çok uzun bir süre etrafta olursunuz.”

Gerontologlar hem asırlıkların hem de süperasırlıkların kardeşleri ve çocuklarının bizlerden daha sağlıklı olma ve kendilerinin de birer asırlık olacak kadar yaşama şanslarının çok daha fazla olduğunu bilir. Araştırma asırlıkların kardeşlerinin asırlık olmayanların kardeşlerine göre 100 yaşına ulaşma şanslarının 3.5 kez daha fazla olduğunu buldu.Ve erkek süperasırlıkların kardeşlerinin 100 yaşına ulaşma şansları genel topluluktan 17 kat daha fazla.

Söz Konusu Genler

Uzun ömür kesinlikle kalıtsal görünüyor. Androcyte’ın bilim danışmanının, Harvard Tıp Okulunun George Kilisesinin yanısıra, Clement’in takımı bu bireylerin DNA’sını çalışıyor, can alıcı genomik patternler bulma umuduyla.

Özel olarak, araştırma kanser, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, organ yetmezliği, bağışıklık sistem çökmesi, ve nörodejenerasyon kadar kemik ve kas bozulmasından oluşan hastalıklar, demans, hareketlilik kaybı ve bilişsel çöküş gibi yaşla ilişkili durumları defeden  yerleşik koruyucu mekanizmaları araştırıyor. Araştırmanın amacı süperasırlıklardan gelen genomik ve moleküler verileri “normal” bireylerinkiyle karşılaştırmak.

Çeşitli araştırmacılar-Tom Perls, Nir Barzilai ve diğerleri gibi- süper/asırlıkların istatistiksel olarak anlamlı bazı genleri belirledi ama hiç biri henüz, çok uzun ömürlü (107 ve üstü) insanların çoğunun ortak olarak sahip olduğu bir ya da daha çok gen belirlemedi.

“107 ya da ötesine kadar yaşayan neden bu kadar az konusunu kavramak için bu şekilde düşünmeye gereksiniminiz var,” diye açıklıyor Clement, “bir insanı çeşitli kanser formlarından korumaya yardımcı olması için pek çok gen gerekebilir. Siz bu genlerin hepsine sahip olabilirsiniz ama gene de kardiyovasküler bir hastalıktan erkenden ölebilirsiniz. Eğer siz sizi pek çok CVD formundan koruyan genlere sahipseniz gene de kanserden, nörodejeneratif hastalıklardan, diyabetten vb. den erkenden ölebilirsiniz. Dolayısıyla bir insanın her ana hastalık riski kategorisinde bu tipik uzun ömür mayınlarından kaçmak için pek çok koruyucu gen gereksiniminin olması olasıdır.”

Diğer bir deyişle, süper asırlıklar aşırımutantlardır.

Clement’e en sonunda ne elde etmeyi umduğunu sordum.

“Bir kez koruyucu genleri belirlediğimizde, bu genlerin reseptörlerini arttırmak için sayısız yollara odaklanabiliriz –diyet, çevre/yaşamtarzları ve ilaçlar dahil- ya da gen terapi yoluyla kötü alelleri değiştirme (belirli nükleotidi bir diğeriyle değiştirme). Danışmanımız George Kilisesinin otolog kök hücreleri konusundaki CRISPR teknolojisini kullanarak gen terapi uygulamak iyi bir çözüm olarak görünüyor.”

Ancak hepimizi süperasırlık yapabilecek gen terapiye gelmeden önce bir arazi haritası yapmamız gerek.

Her ne kadar Süperasırlık Araştırma Çalışmasının yaklaşık yüz bireyden kan örneği olsa da yalnızca bir kaçını dizmek için fonu var. Neyse ki DNA dizme fiyatları 2000 yılında başladıkları bir kişi için 20.000 dolardan şimdi 2.000 dolara düştü. Şirket çeyrek milyon dolardan daha azına da dizebilir.

Büyük resme bakıldığında pek de fazla görünmüyor.

http://io9.com/why-supercentenarians-hold-the-key-to-extended-life-1493906536

 

“Her yaş büyüleyici olabilir, içinde yaşamanız koşuluyla.”
~ Birgitte Bardot