Can KIRAÇ

Can KıraçEğer sağlığınız ve moraliniz yerindeyse, YAŞLILIK, insan hayatında keyifli bir süreç olabilir. Bu görüşle, 86 yaşına girmiş bir İHTİYAR olarak kendi hayatımı irdelemek ve sonuçları sizinle paylaşmak istedim.

Yaşlılığın belirgin bir özelliği UYKU konusunda karşılaşılan sorunlardır. Çünkü; İnsanın yaşı ilerledikçe uykuya olan gereksinimi azalıyor. Benim gece uykusu programımda radyonun önemli bir yeri vardır. Hayatımın son yirmi yılında, yatakta kulaklıkla radyo dinleme alışkanlığım oluştu. Özellikle , internet sayesinde yabancı ülke radyolarına ulaşmak çok kolaylaştı.  Bu sayede, dünya olaylarındaki gelişmeleri yatağımdan dinliyor ve olayları yorumlayan programlardan yararlanıyorum. Şunu da belirtmek isterim; gece uyandığım zaman televizyon izlemekten uzak duruyorum, gece televizyonu insanı daha uyanık tutuyor.

Bir çok dostumu kaybetmiş olmama rağmen, çevreme bakınca, yaşlanmış insanların çoğaldığını gözlemliyorum. Babam 1954 yılında vefat ettiği zaman 57 yaşındaydı. O gün, ben 27 yaşımdayken, babamın yaşına kadar yaşamayı kendime hedef seçmiştim. Halbuki, bugün  86 yaşıma adım attım ve yaşamaktan büyük mutluluk duyuyorum. Çünkü; yaşlılığın beni olgunlaştırdığını hissediyorum. Yaşanmış olan yıllarda kazandığım deneyimlerin benim bilge kişiliğimi (!) zenginleştirdiğini  görüyorum. Çevreme olan sevgimin güçlendiğini yaşıyorum.

Bu iyimserliğimin temelini araştırınca, bir sürprizle yüzleşiyorum!

Planlı yaşamak yerine, fırsatları değerlendirerek (spontane) yaşamak!

Son anda kararlaştırılan yurtiçi – yurtdışı  kısa süreli seyahatlerden keyif alıyorum.  Eşimin Alzheimer rahatsızlığı sebebiyle ondan günlerce uzak kalmak istemiyorum.

Kitaplara olan merakıma gelince:

Evimin her odasında küçük bir kütüphanem var. Kitaplar bana heyecan veriyor ve öğrenme merakımı tetikliyor.  Ancak, bir itirafta bulunmak istiyorum; okumaya başladığım her kitabı bitirdiğimi söyleyemem!

Çağımıza damgasını vurmuş olan BİLGİSAYAR,  ilerlemiş yaşıma rağmen benim hayatımda da önemli bir yer tutuyor. Bigisayara olan tutkum  25 yıldır devam ediyor. İnternetli dünya ve akıllı  tablet-telefon uygulamaları başımı döndürüyor! Bilgisayarımı kişisel arşivim olarak kullanıyorum. Kolaj merakımı photoshop programları ile zenginleştiriyorum. Site’mde (http://www.cankirac.com/) 735 kolaj ve  390 yazım bulunuyor. Ayrıca; yayımladığım üç kitabım, televizyonlara çıkmış röportaj ve konuşmalarım, eski ve yeni fotograflarım da arşivimi zenginleştiriyor. Bugüne kadar bilgisayarda oyun oynamadım. Çünkü, bilgisayar oyunlarının tutkum olmasından korkuyorum!

İNTERNETLİ BİLGİSAYAR’ın insanlığa kazandırdığı yenilikleri hayretle ve hayranlıkla izliyorum. SOSYAL MEDYA sayesinde güncel olayları takip ediyorum. Facebook, Twitter gibi uygulamalar insanlar arası iletişimi hayallerimin ötesinde geliştiriyor.  Böylece, Sosyal Medya sayesinde şeffaf bir toplum olmaya yöneliyoruz.  Bu gelişmeler, benim yarınlara umutla bakmamı sağlıyor.

Sivil Toplum Kuruluşları’na (STK) çok ilgi duyuyorum. Başlangıçta buralarda görev almaya heveslenmiştim. Şimdi, özellikle Taksim Gezisi olaylarından sonra bu kuruluşlarda gençlerin görev almalarını öneriyorum. Ben, İstanbul’un aydın çevresinden kopmamak için  İstanbul Rotary Kulübü üyeliğine devam ediyorum.

Yaşlılıkta “yatalak” olmaktan korkuyorum. Önlem olarak günlük yaşamıma hareket katmaya özen gösteriyorum. Fizik gücümü canlı tutmak için profesyonel destek alıyorum. Yemek rejimime olduğunca  (!) dikkat ediyorum. 1987 yılından bu yana sigara içmiyorum, bunun faydasını bugün yaşıyorum.

41 yıl süren çalışma hayatımın disiplini dışına çıkınca, “çılgınlık” yapma heyecanı  içimi dolduruyor. Sakal bırakmak, saçsız kafamın arkasına “atkuyruğu” sarkıtmak,  renğarenk çorap, gömlek , pantalon giymek gibi… Bu yıl içime doğan çılgınlık ise bir motosiklet sahibi olmak. Ve, Boğaz köprüsünden 200 kilometre hızla geçmek !

Bu çılgınlık beklentimi açıkladıktan sonra, şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın

ABBAS şiirini kendime uyarlıyor,

YAŞLI dostlarıma sağlıklı günler diliyorum.

 

Haydi  CANBABA vakit tamam;

Akşam diyordun işte oldu akşam.

Kur bakalım çilingir soframızı;

Dinsin artık bu kalb ağrısı.

Şu ağacın gölgesinde olsun;

Tam kenarında havuzun.

Aya haber sal çıksın bu gece;

Görünsün şöyle gönlümce.

Bas kırbacı sihirli seccadeye,

Göster hükmettiğini mesafeye

Ve zamana.

Katıp tozu dumana,

Var git,

Böyle ferman etti Cahit,

Al getir ilk sevgiliyi ÇAMLICA’dan;

Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

Küçük Çamlıca – Temmuz 2013

Teşekkürler Talia Yaşar!

“İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar. Halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar.”
~ İskoçya Atasözü