Dr. Bill Thomas

Yeni kitabım üzerine çalışıyorum, “İkinci Zorlu Deneme” (The Second Crucible) ve yaşlanmayı inkar edenler toplumumuzda egemen güç olsalardı yakın gelecek nasıl olurdu diye merak ediyorum.

Kimler hakkında konuştuğumu biliyorsunuz. Onlar asla yaşlanmayacaklarına inanan insanlar. Onlar 1000 yaşına kadar yaşayacak ilk insanın bugün hayatta olduğunu düşünüyorlar. Yaşlanmanın insanlık üzerinde bir hastalık, korkunç bir bozulma olduğuna ve onu kökünden tedavi etmek için bütün yapmamız gerekenin tümünün teknolojik becerimizi güçlendirme olduğuna inanıyorlar .

Antik zamanlarda insanlar ölümsüzlük vergisi için Tanrılara dua ederlerdi . Günümüzde insanlar onları ölümden kurtaracağı kör inancıyla teknolojiye tapınıyorlar. Gene de, geçen yüzyıl insan yaşam süresi beklentisi bakımından tarihteki en büyük artışı gördü, doğru? Ve mantıksal olarak tıptaki ilerlemelerin insanın ömür uzunluğunu uzatmaya devam edeceğini var sayabiliriz, bin yıl kadar çok, doğru?

İşte anti-aging hareketinin en büyük yanılgısı burada. İnsanın ortalama “ yaşam süresi beklentisi” (life expectancy) insan “ömür uzunluğu”yla (longevity)  ya da yaşam süresiyle (life span) eşleştiriyorlar. Beklenen yaşam süresi insan topluluklarının canlı kalabileceklerini tahmin ettiğimiz yılların sayısıdır. Ömür uzunluğu  bir insanın yaşayabileceği maksimum yıllardır. Beklenen yaşam uzunluğunun geçen yüzyılda büyük ölçüde arttığı çok doğrudur. 1900’den beri erkeklerin ortalama beklenen yaşam süresi 25 ve kadınlarınki 30 yıldan fazla arttı. Ama bu kazanımların hemen hepsi 1950’den önce elde edildi ve temelde nedeni gençler, özellikle yeni doğanlar, arasındaki  azalan ölümlerden dolayıdır.

Gerçek şu ki, hiçbir mucize tedavi, hap, destek, tıbbi gelişim ya da diğer teknoloji yaşam süresini tek bir gün uzatmadı. Premature ölümlerden milyonlarca hayatın kurtulduğu kesin –ama hiçbir tedavi insan ömür uzunluğunu  asla uzatmadı (tersine bile çevirdi).  Aslında, bebeklik ve erginliği atlatma şansı olan Romalılar tipik olarak günümüzdekine eşit uzunlukta bir ömür yaşadılar,  modern bilimin yararları  olmadan.  Şaşırtıcı ama beklenen  Amerikan yaşam süresi aslında ilk kez 2010’lu  yıllarda düştü ve günümüzdeki çocuklar modern tarihteki ebeveynlerinden daha az yaşamaları beklenen ilk kuşak.

Ömür uzunluğu modern bilimin az anladığı gizemli bir süreç olmayı sürdürüyor. Gen karışımlarının, çevre faktörlerinin ve şansın yaşam süremizi belirlediğini biliyoruz. Ve gene biliyoruz ki gen terapisinde ya da diğer tıbbi ilerlemelerde hayret verici atılımlar yapsak bile yaşlanmanın yalnızca canlı olmanın bir belirtisi olduğu gerçeğini değiştiremeyiz.

Dr. Bill Thomas:  Yaşlılık dönemi ve geriatrik tıp konusunda uluslararası uzman. Eden Alternative ve Green House Projelerinin kurucusu, yazar ve müzisyen.

http://changingaging.org/blog/the-anti-aging-fallacy/

“Geçmiş bir önsözdür.”
~ Washington D.C.de Ulusal Arşiv önündeki bir levhadan