Kocamın ölümünden sonra, Yahudi dinine göre bir dulun 30 gün yas tutması gerektiğini ve sonra geri dönüş yapabileceğini duyduğumu hatırlıyorum. “Ve dahası kayın biraderinin kardeşinin karısıyla evlenmesi de bekleniyormuş…  HADİ BE, bu olmaz! Tevratı rehber alarak, kaybımdan birkaç ay sonra dışarı çıkmaya karar verdim – dünyayla yüzleşmeyi kaldırabildiğimde…

Ve sonra kendime geldim: “Şaka mı yapıyorsun? Flört etmek zorundayım? Yargılanacağım ve belki de reddedileceğim? Sıkıntı içinde bütün bir gece boyunca oturmak zorundayım? “Kubler Ross’un Kederin 5 Aşaması”ndan haberleri yok mu? Peki o halde, ben de benimkini ekliyorum  ve şimdi  TEPEMİN TASININ ATMA AŞAMASInın en derinlerindeyim!

Ve sonra bütün endişelerimin bir hiç için olduğu ortaya çıktı –kimse beni kimseye ayarlamıyormuş. “Kimsenin flört edebileceğim bir arkadaşı yok mu?” Kız arkadaşları yokladım. NADA! Hey, 48 yaşındayım ve dulum ve doğrusu bunu istediğime kimse inanmaz. Kocam yalnızca altı ay önce öldü.

Ve Fire Island’da birkaç kız arkadaşımlayken biri elinden geleni yaptı: “Senin mutlu olmanı istiyorum. Sevebileceğin biri olduğunu sanıyorum.” Hazırlıksız yakalanmıştım. Eminim gözleri şiş bir dul gibi görünüyordum ama neden o zamana kadar kimsenin benim için birini ayarlamadığını merak etmeden de duramıyordum.

Öyle heyecanlanmıştım ki! Bir macera! Akşam yemeğinde bir flörtle oturmayı hayal etmek içimi pır pır ettirdi.

Bir hafta sonra bu adamdan bir telefon aldım. “Oh tabii, kuşkusuz sizinle karşılaşmaktan mutlu olurum. Oh, bir yer önermemi istiyorsunuz? Tamam, şehirden uzakta, küçük, sakin bir restorana ne dersiniz? Mükemmel!” Karar verdik –o iyiydi – ne fazla, ne az, yalnızca iyi.

Giysilerimi üç kez değiştirdim, saçımı kontrol ettim ve midemde hasta bir duyguyla geceye giriş yaptım. Evet bu benim için çok normal. Flöt etmeye hazır değildim –gerçekten değildim  ama kendimi ittim. Ve şimdi gitmek zorundayım. Bu randevuda görünmek zorundayım.

Telefon etti –restoranı bulamamış. Tariflerle ona yardım etmeye çalıştım ama anlamıyordu. Bendeki ilk yargı: “Ne salak! Neden Google haritalarını bile kullanmamış?” “Rezil,” dedim kendi kendime. Besbelli ki bu randevu üzerinde yeterince düşünmemişti… bu iyi, gerçekten de gevşek bir akşam olabilir.

Restoranın önüne park ettim ve sonunda caddenin karşısına park ediyor olduğunu söylemek için aradı. Arabadan çıktım ve siyah saçlı, orta yaşlı bana doğru yürüyen bir adam gördüm.  Yaşlı görünüyordu, 54 yaşında olduğunu biliyordum ancak sadece yaşlı görünüyordu. “Felice, beynini kapat.  Yalnızca sakinleş ve değerlendirme yapmamaya çalış.”

Gülümsedim, merhaba dedim ve restorana girdik. Ben gergindim ve o değildi; en azından öyle görünmüyordu.

İlk kadeh şarabım hızlı gitti. Başlangıçta arka plan şeylerden konuştuk ancak bir şeyler açıklamaya çalıştığım her seferde daha çok soru sordu, yanlış olduğunu hissettiğim –yalnızca yanlış. “Oh, eşinizi kaybetmişsiniz… onu seviyor muydunuz? Neden onunla yaşadığınız evde yaşıyorsunuz? İş konusunda ne yapmayı planlıyorsunuz? Ne tür filmleri seversiniz? Aman Tanrım! Hayatımı liste formatına koymak zorunda mı kalacağım? Yalnızca “şeylerden” konuşamaz ve mizah, zeka ve enerji duyguları yaşayamaz mıyız? Ah Canım! (ve bu arada bakışları benim üzerimde büyümüyordu.)

“Bir Chardonnay daha, lütfen!”

Çok fazla lobicilik gerektiren bir işle uğraştığını söyledi. Harika! Heyecanlandım… politika konuşacağız. Ve sonra İsrail’deki pozisyonundan başladı (bunun benim pozisyonum olmadığını söylemeye gerek yok).  Sohbet gelişiyordu. Ona dar kafalı olduğunu söyledim ve sonra sanırım düşüncesinde şovenist olduğunu söyledim. Ve o ne yaptı? Güldü! Gözümde yükseliyordu ve bunu sevdi, ancak ben kalkmaya ve gitmeye hazırlanıyordum.

Yemek bitmişti… Tabağımdaki her şeyi yemiş ve şarabımı içmiştim. Doğrudan doğruya bana bakarak “Yani, anlamıyorum neden Fergie ikimizi bir araya getirdi. Ortak hiçbir şeyimiz yok,” dedi.  Güldüm – adamı sevdiğim ilk andı bu! Adamın gerçeği masaya yatırmasını sevdim. Büyük bir soluk aldım. “Katılıyorum” dedim. “Eşimin ölümünden sonra bu benim ilk buluşmam ve dürüstçe söylemek gerekirse harika zaman geçirdim. Seninle tartışmayı sevdim. Seninle flört etmek istemiyorum ama geyik yapmak, anlaşamamak ve sonuca ulaşmak zorunda olmadığımı -asla!- bilmek eğlenceli. “

Dışarıda, kaldırımdayken doldurulması gereken bir boşluk oldu ve “Müthişsin ve harika birini bulacaksın. Güzel zaman için teşekkür ederim,” dedi.  Duygular aynı dostum! Sarıldık ve ayrıldık.

Hemen kız arkadaşımı aradım ve teşekkür ettim. “Bütün gece tartıştık, politik görüşünden nefret ettim ve o bir şovenist ama zeki ve açıkçası bir molaya ihtiyacım var. Çok teşekkür ederim… Aklında başka biri var mı?

http://www.huffingtonpost.com/felice-shapiro/dating-over-50-_b_1909983.html

“Her yaş büyüleyici olabilir, içinde yaşamanız koşuluyla.”
~ Birgitte Bardot