Joan Rivers, 77

Joan Rivers, 77

Comedy Central’in  sunucusu Stephan Colbert’in  “truthiness*” i var – doğru gibi görünen ama doğru olmayan bir şey için kullandığı terim. Time Goes By’ın da “youthiness”* i var.

Neredeyse on yıldır Time Goes By’ı yazıyorum. Yaşlanan insanların daha genç görünme çabasıyla neden kozmetik cerrahi, botoks ve diğer araçları kullandığının bana aptalca geldiğini açıklamak için daha iyi bir yol arıyorum. “Youthiness” yaklaşımı bunu netleştirmeye yardım edebilir.

“Kalbi genç” gibi deyimleri de pek sevmem. Yaşlı kalbin nesi yanlış? Yaşlı olanın daha üstün olduğunu tartışabilirim, çünkü deneyimli: daha çok sevdi,  daha sık incindi ve korkunç ihanete uğrama duygusuna karşın genellikle kalbinin  kazandığı özel bir bilgelik türüyle tedavi yolunu buldu.

Her tarafımızda, azalmaksızın, yaşlı insanlar mücadeleyi sürdürmeleri için uyarılıyor. İşe dön, bir iş başlat, bir maraton koş, bir kulübe katıl, bir dil öğren, bir kitap yaz, yeni bir hobiye başla, yeni insanlarla tanış. Ne tarafa dönsek insanlar –daima çok daha genç- bize genç kalmanın önemli olduğunu ve bunun nasıl yapılacağını anlatıyor.  İpucu: meşgul olmayı sürdür, sürdür, sürdür çünkü eğer yapmazsan –kötülerin kötüsü- olacaksın.

Fikir şu:  Genç bir insan gibi davranmak için gerçekten çok çalışırsan ve genç  (görüntünüzün bir insanın grotesk kopyasına benzemesini boş verin) biri gibi görünmek için çok para harcarsan gençliğini tekrar kazanırsın.

Ya da, “truthiness” nasıl doğruluğun  sahtesi ise  “youthiness” de  gençliğin sahtesi.

Yaşlılık da yaşamın kendi zamanıdır, önceki yıllardan da, erginliğin bebeklikten olduğu, erişkinliğin  de erginlikten olduğu gibi farklı,  önemli ve ilginçtir? Öyle olduğuna inanıyorum.

Zaman benim için artık kısalıyor. Evet, belirli TGB okuyucularını (ender olarak 80 civarı kadar yaşlı olanlar) “Oh Ronni, sen yaşlı değilsin, yalnızca 71’sin,” derken duyabiliyorum.

Evet, yanlışsınız. Standart istatistik verilerine göre, benim yaşımdaki bir kadın hayatının son beşte birlik döneminin içindedir ve ortalama olarak yaşayacak 14 ya da 15 yılı vardır. Bu yaşlılıktır ve bunu inkar etmek aldatıcıdır.

Daha önemlisi, yaşamın bu son kısmını yaşamak için iyi bir yol bulma gayretindeyim. Onu olmadığım bir şey olmaya çalışarak ya da olabilirim sahteciliğinde bulunarak  ya da artık çok kolay olmayan ya da eskisi gibi ilginç olmayan şeyleri yaparak ziyan etmeyeceğim.

Küçük bir örnek: birkaç yıl önce 30 yaşında bir arkadaşla Greenwich Köyünün bir caddesinden aşağı yürüyorduk. New York’da herkes hızlı yürür orada yaşarken ben de bunun istisnası değildim. Ancak o gün, 63 ya da 64 yaşındaydım, hızlı soluyor (saklamaya çalışırken) ve genç arkadaşıma yetişmede güçlük çekiyordum.

Ne yaptım? Bir ayakkabı mağazasının vitrinine bakmak için durdum. İkimiz de ayakkabıları seviyorduk dolayısıyla normal bir durum olarak hissedildi bu.

Ancak asıl gerçek, şimdi algıladığım, o zaman hala “youthiness” fikrini satın aldığım ve arkadaşımın yapabildiği hıza yetişemediğimi itirafta isteksiz olduğumdu.

Youthiness. Sahtecilik. Belki erken bir ölüme neden olabilirdi.

Yaşamımın bu aşamasından istediğim onu dolu dolu yaşamak, içinde olmak ve içinde debelenmek. Özgünlüğünü anlamayı, önceki dönemden nasıl farklı olduğunu keşfetmeyi, değişimleri denemeyi –her ne olabilirse- ve yaşlı olmanın ne olduğunu öğrenmeyi istiyorum.

Bizim kültürel “youthiness”imizin bu amaca karşıt olduğuna inanıyorum. Eğer yaygın olan genç gibi görünme sahtekarlığının peşinden gidecek olsaydım yaşamda önemli bir şeyi kaçıracaktım. Ne korkunç bir utanç olurdu bu.

“İngilizcedeki “gerçek, doğru” anlamındaki  “truth” sözcüğünden

*İngilizcedeki “gençlik” anlamındaki “youth” sözcüğünden

http://www.timegoesby.net/weblog/2012/12/youthiness-in-old-age.html

“Tırtıl tam da dünyasının bittiğini düşündüğünde kelebek olur.”
~ Anonim