Dr. Thomas

Geriatrist Dr. William H. Thomas Time Goes By’ın okuyucularınca iyi  bilinir.  “Yaşlı insanlar ne içindir?” adlı kitabından yaşlılıkla ilgili olarak yazdığım geniş çeşitlilikteki konularda alıntılar yaptım ve o benim için yaşlanma konusundaki yazılarımda tercih ettiğim bir referans oldu.

Yaptığı pek çok şeyin yanı sıra Dr. Thomas Maryland Üniversitesinin Baltimor Kampüsünde  Yaşlanma Araştırmaları Erickson Okulunda geriatri profesörü ve Eden Alternative’in  dünya ölçeğindeki ‘bakım evlerini insancıllaştırma’  programının’ kurucusudur.

Her şeyden önemlisi Dr. Thomas yaşlıların doğasını ve yaşlanmayı bilmesi bakımından bilge ve anlayışlı, yaşlıların keskin savunucusu…

Ronni Bennet: Az sözü edilir ama yaşlılık karşıtlığının bir nedeni de genç insanların kendilerinin de bir gün yaşlanacakları ve öleceklerinin hatırlatılmasını istemiyor olmalarıdır. Yaşlı insanlar bunun yaşayan örnekleri. Bunu nasıl ele alırsınız?

William H.Thomas: Kanıtlar genç insanların yaşlı bireyle ilişkisi ne kadar güçlüyse yaşlılık karştı olmasının o kadar az olasılı olduğunu gösteriyor. Hepsi ilişkilere bağlı.

RB: “Yaşlı insanlar ne içindir?” adlı kitabında yazıyorsunuz: “Yaşlılık belki bir kayıp ve düşüş zamanınıdır, ama yalnızca o kadar değil. Adaptasyon gücünde telafi edici ve aynı şekilde önemli bir artış vardır.” Yaşlılardaki bu güçle ilgili olarak biraz konuşabilir misiniz?

WHT: Biz insanlar üreme zirvemizden sonra çok uzun zaman yaşıyoruz.  Bu tesadüf değildir. Türümüz yaşlanma gerekliliğini aldı ve bundan yaşlılığın erdemlerini damıttı. Yaşlılar insan kültürel kumaşının biyolojik olarak belirlenen unsurudur ve onların bu rolü anlamalarının  ve kendine düşeni yapmaların zamanı şimdi.

RB: Aynı kitapta yaşlılığın erişkinlikten farklı olduğunu söylüyorsunuz. Birçok insanın bu ayırımı yaptığını sanmıyorum; yaşlıları genellikle buruşuk erişkinler olarak görüyorlar. Bazı farklılıkları açıklayabilir misiniz?

WHT:  İşte SAT* sorusu: Çocukluktan  Erişkinliğe,  Erişkinlikten  …. …ye

Yanıtı. Yaşlılığa

Yaşlılık insan yaşam çevriminin diğer herhangi bir parçası gibi zengin, farklı ve seçkindir. Kendi mücadeleleri ve ödülleri vardır ve kendi şartlarında ele alınmalıdır.

RB:  Bugünlerde başarılı yaşlanmayla ilgili çok fazla konuşma var.  Neler  olduğunu biliyor musunuz?

WHT: Başarısız yaşlılık ölüyor. Genç ölenler (iyi olsalar bile) yalnızca yaşamın bütünüyle bilinebilecek şeyleri kaçırıyorlar.  Sabah uyananlarımız bunu yapıyor.  Bir gün önce olduklarından daha yaşlılar. Başarılı yaşlanma budur.

RB: Yaşlı yaşamlarına kendini vermiş bir mesleği seçmiş olarak siz yaşlılığınızı, oraya vardığınızda nasıl bilgilendirecek, diye düşünüyorsunuz?

WHT: Sanırım, birçok bakımdan, oluşmakta olan bir yaşlıyım. Genellikle yaşamımdaki bir soruna bakar ve yaşlı halimin onlarca yıl sonra geriye baktığında bu an için ne düşüneceğini hayal etmeye çalışırım. Çoğunlukla yaşlı halim bana sakinleşmemi, bu kadar kendimi kaptırmamamı söyler. Bu oldukça iyi bir öğüt.

RB: “Yalnızca” 48 yaşındasınız. Şu ana kaday yaşlılığın hangi fiziksel değişiklikleriyle karşılaştınız. Sizi rahatsız ettiler mi?

WHT: Geç kırklarımda olmaktan mutlu ve gururluyum. Saçlarım azalıyor, sakallarım beyazlıyor. Ortamdaki ışık azsa okuma gözlükleri kullanıyorum. Haftada üç ya da dört kez koşmaya giderim ve 16 yaşındaki oğlumla koştuğum zaman, tepelerde hızlanıyor, tam da benim eskiden yaptığım gibi, artık yapamıyorum.

Düşünmek için daha çok zaman istediğimi, çok gürültü ve belirsizlikle dolu kaotik durumlarda daha az zevk bulduğumu da görüyorum. Ayrıca daha önce düşünemeyeceğim bir şekilde kendimi karımla paylaştığımız bir yemek ve bir şişe şaraptan daha fazla zevk alır buluyorum.

RB: 48 yaşındasınız. 78 yaşında olduğunuzda yaşamın yaşlılar için bugün olduğundan nasıl değişik olacağını düşünürsünüz?

WHT: 30 yılda değişecek temel şey yaşlıların kendi kanlarından olmayan insanlarla çok daha geniş zaman geçireceğidir. Geçmişte yaşlılık bir aile meselesiydi. Gelecekte, toplumun bir fonksiyonu olacak ve topluluklar, genellikle, bizim seçimlerimiz olacak. İsteyerek içinde bulunduğum bir toplulukta yaşlanacağım olanaklı ve kendi aile üyelerimin bakımında yaşlanacağım çok olanaksız.

RB: Yaşlılardan öğrendiğiniz en önemli bir ya da iki şey nedir?

WHT: 1. Bilgelik neyi önemsemeyeceğini bilmekten geçiyor. 2. Sonunda hiç kimse sağ çıkamayacak ve dolayısıyla, burada olduğumuz sürece önemli olan ilişkilerdir. Başka hiçbir şeyin önemi aslında yok.

RB: Beğenin ya da beğenmeyin, toplumun yaşlılığa ilişkin tutumunda ünlülerin çok etkisi var.  Hangi toplum figürlerinin yaşlılık için iyi modeller olduğunu düşünüyorsunuz?

WHT: Sanırım bu konuda Oprah bazı doğru şeyler yaptı. Kendi yaşının gururlu bir kadını gibi görünüyor, giyiniyor ve davranıyor.

Sanırım Kevin Kostner “The Guardian” da iyi bir dönüş yaptı. Kendi yaşında (az ya da çok) görünüyordu ve bir adamın kendisinin gençliğine bağlılığıyla yüzleşmesi ve aşması konusunda iyi bir rol oynadı.

RB: Çocuklarınıza yaşlanma ve yaşlı olma konusunda neler anlatıyorsunuz?

WHT: Gençliğin gitmesine izin verin. O yalnızca bir çiçek. Bilin ki yaşlılık yaşamın en derindeki köklerine dalmaktır. Bu gerçektir  ve gençlikten gizli olandır, bizi zenginleştiren ve ayakta tutandır. Yaşlılık bize rastlamış bir şey değildir, olduğumuzdur, benimseyin ve tamamlanın.

*Scolastic Attitude Test

http://www.timegoesby.net/weblog/2007/10/dr-william-h–1.html

Prof. Dr. William H. Thomas’la Yapılan Söyleşinin 1. Bölümünün Özeti

R B: Boomerlar arasında plastik cerrahi yaptırma sıklığı yukarı doğru birdenbire attı. Bu yakınlarda  eskiden doktorların alanı olan ev cilt yenileme uygulamaları ve teknikleri konusunda yeni bir haber öyküsü duydum.

WHT: Net olalım: gençlik ve gençlik kopyacılığı iki ayrı şeydir. Scot’ların bu konuda harika bir deyimi var: “kuzu gibi giyinmiş koyun.”

Zalimce yaş karşıtlığı kültüründe yaşadığımız için her zaman koyunları kuzu gibi giydirecek bir pazar vardı ama sonunda koyun koyun kalır. Ben daha gençlik dolu görünüm yaratan tedavileri ve ürünleri arayan herhangi biri için kötü düşünmüyorum. Bu etkinlik yalnız yaşı değil yaşlılığın görüntüsünü bile cezalandıran bir kültürde harika bir  mantıklı tepki.

RB: Kozmetik cerrahinin bir rutin oluşunun kültürel sonuçları için ne düşünüyorsunuz?

WHT: Pek çok insan acayip bir şekilde bozulmuş yüzlerle gömülecek. Bu konuda kötü hissediyorum ancak bunun nedenini anlıyorum.

RB: Bazı bilim insanları yaşlanmayı bir hastalık olarak düşünüyor. Milyonlarca dolar yaşamı uzatma araştırmaları için harcanıyor. Bazıları hatta bir gün insanların rutin olarak 200 yaşına kadar yaşayacağını söylüyor. Bu iyi bir fikir mi?

WHT: Hayır olamayacak. Ayrıntıya girmek istemiyorum ancak gerçek şu ki insan organizmasının  evrimsel zamandan daha kısa sürede değişmeyecek boyutları var. Bir an düşünün: İnsanların 9 metreye kadar uzama şansı nedir? 9 metre uzunlukta bir kadın sağlıklı olabilir mi? Bu iyi bir fikir mi? Biz, bir tür olarak büyük ölçüde sabit bir ömre sahibiz, bu ömrün köklü değişimi insanlığımızı azaltırdı. Yaşlanma biziz.

RB: Kuvvetli olarak yaş ayırımı yapılan bir  kültürde yaşıyoruz. Bunun yaşlıları günlük yaşamında nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

RHT: Newsweek bu yakınlarda saç renginde “beyazlaşma ya da beyazlaşmama” tartışması konusunda bir öykü yaptı. Makale azalan saç pigmentasyonu gibi az ve fonksiyonel olarak önemsiz bir şeyin insanların kendilerini ve diğerlerini değerlendirmede ne kadar büyük değişimlere götürdüğünü  açık bir şekilde ortaya koydu. Bu yalnızca buz dağının görünen kısmı.

RB: Yaş karşıtlığı için bir çare görüyor musunuz? Baby boomerların yaşlanması olumlu bir fark yapabilir mi?

WHT: Yaşlanmanın çöküşe ait egemen bir manzara olarak görünmesi mutlaka atılmalıdır. Onlara anlatmak için yeni hikayeler ve yeni kahramanlara gereksinimimiz var.

http://www.timegoesby.net/weblog/2007/10/dr-william-h-th.html

“Neşe ve kahkaha olduktan sonra varsın kırışıklıklar gelsin.”
~ Schakespeare